Nüfusu hızla artan yaklaşık iki milyon olan ilimizin kendi sorunları yetmezmiş gibi birde bu nüfusa savaş mağduru altı yüz bin den fazla Suriyeli mülteci eklenince iş çığırından çıktı.
Tabi bu bir ilin kaldıramayacağı miktarda büyük bir rakam.
Bu nedenle Urfa'da sosyal ekonomik sorunla birlikte sağlık sorunu da had safhaya ulaştı. Ama her şeyden önce Sağlık insan yaşamında doğal olarak en önemli bir konu.
Bazı şeyler gıda giyim bazen yetersiz eksik olabilir, ama insan sağlığı öyle değil ihmale gelmez.
Bu nedenle bir devletin sağlığa yaptığı yapacağı yatırım en önemli başta gelen yatırım olmak zorunda. Yani Yeni büyük Yollardan köprülerden önce sağlık yatırımı gelmeli.
Zaten sosyal bir devletin göstergesi, hizmet önceliği sağlık ve eğitimin yeterli, kaliteli, ücretsiz olmasıdır.
Bu nedenle gelişmiş ülkelerde sağlık eğitim sorunu çözülmüş durumda.
Doğrusunu demek gerekirse ülkemizde Ak Parti hükümeti geçmiş iktidarlar döneminde siyasal bir basiretsizlikle önemi kavranmayan bu konun halk nezdinde önemini idrak ederek akıllı bir politikayla sağlık meselesini sürekli gündeme getirdi bazı yenilikler iyileştirmeler sağladı.
Ancak sağlık hizmetlerinin sonradan aksamasında önem sırasına göre üç nedeni olduğunu düşünüyorum.
A. aşırı nüfus artışı, gerekli sağlık hizmetlerinin ulaşımını kısıtlıyor.
B. Fetö soruşturması ve yolsuzluk nedeniyle kapatılan özel sağlık kurumları ve atılan personeller.
C. yeterli kaynak ve cihazların sağlanamaması.
Bu olumsuz tablo büyük şehirlerde olduğu gibi ilimiz Şanlıurfa'da daha bariz somut bir şekilde ortaya çıkıyor.
Örneğin yıllardır temeli atılan inşaatı süren 1100 yataklı büyük devlet hastanesi hala hizmete geçemedi.
Urfa hastahanelerinde aşırı nüfus yoğunluğu doktor, personel, sağlık merkezi eksikliğinden dolayı bir doktor günde ortalama 100-120 hastaya bakıyor eğer buna bakım ve muayene denirse.
Diğer yanda eski fakülte hastahanesi çocuk hastahanesi kadın doğum hastahanesi boş atıl vazıyette bulunuyor.
800 yataklı Eyyübiye devlet araştırma hastahanesi aşırı hasta yoğunluğuna yeni bir hastahane olmasına rağmen cihaz ve yine doktor personel eksikliğinden dolayı birçok gerekli ameliyat yapılamıyor.
Balıklı göl devlet hatahanesi de aynı yoğunlukta aynı durumda. Bir anjiyo ünitesi bile yok. Hastalar her gün bu nedenle yaklaşık 25 kilometre Uzakta fakülte hastahanesine götürülüyor.
Bununla kalsa iyi.
GAP’ın merkezi denilen bir metropol şehirden hastalar çevre illere dahi sevk ediliyor.
500 yataklı Mehmet Akif İnan devlet hastahanesi ise deyim yerindeyse acı bir durumda. Çünkü Aşırı hasta yoğunluğundan başka Sürekli oluşan elektirik kesintisi nedeniyle internet çalışamıyor hasta yoğunluğu daha da artıyor çekilmez oluyor.
Asıl önemlisi Şanlıurfa’nın ilk devlet hastahanesinde kadın ve çocuk doktoru bulunmuyor.
İtiraf edeyim bunu ilk duyduğumda inanamadım şaşırdım araştırdım, teyit ettim, meğerse doğruymuş.
Bu hastahane acı durumda dememin nedeni elbette oradaki doktor ve personelerle ilgili olamaz. Onlar ve diğer sağlık kurumlarındaki personeller bildiğim kadarıyla sorumluluk isteyen bu işlerinde öz verili çalışıyorlar.
Bu deyimi belirtmemin Asıl nedeni hastahane bahçesinin oto park yapılmak istenmesi ağaçların kesilmesi yeşil alanın yok edilmesi. Olacak bir şey değil.
Oranın personeli hasta yakınlarının hastahanenin yoğun sıkıcı atmosferinden kurtulup gidip biraz rahat ettiği bir alan bahçe yok oluyor. Yetkililerin bu olumsuz duruma neden gerek duyulduğu hakkında bir açıklama yapması gerekir.
Halkın sağlığı ile ilgili bu önemli konularla ilgili asıl görev Urfa iktidar Milletvekillerine düşüyor. Umarım ilimizin sorunlarını yakından takip ediyorlar, kısa bir dönemde gerçekten bu önemli konuya çözüm bulurlar.
Demokrasilerde her kurumun ve bireylerin görev ve sorumlulukları vardır.
Hele yazılı ve görsel basın Dördüncü kuvvet kabul edilir. Halkın gözü kulağı durumundadırlar. Doğruları yanlışları belirterek gündeme getirir, çözüme yönelik katkıları olur.