NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

SİYASAL İSLAM

İslam dini diğer dinlerden farklı olarak devlet yönetimini hedefler. Çünkü kutsal kitap, kuran ayetlerinde sosyal ve siyasal maddeler vardır. Siyasal İslam söylemi, Şeriat yönetimi, yani İslam devleti demektir. Ancak İslam tarihi boyunca gerçek bir İslam devleti ve yönetimi Hazreti Muhammet döneminde uygulanmıştır. İlk dört halife ve sonraki İslam yönetimleri dönemlerinde Emevi, Abbasi, Osmanlı devletleri dönemlerinde bu dinin şartları tam uygulandı denilemez. Zaten Hazreti peygamberin vefatından hemen sonra maalesef taht, iktidar kavgası başlamıştır. Nitekim üç halife Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali siyasal nedenlerle öldürülmüştür. Tüm İslam hükümdarları arasında bu dinin sevdalısı hakiki inançlı olan hükümdarları iki elin parmakları kadar azdır denilebilir. Bunlar iyice araştırılınca öncelikle üç değerli şahsiyet öne çıkıyor. Kronolojik sıraya göre 1. Emevi sultanı ve halifesi Hazreti Ömerin Torunu Ömer bin Abdulaziz. 2. Eyyubi devletinin kurucusu Selahaddini Eyyubi. 3. Osmanlı devletinin kurucusu Osman bey. Ömer Bin Abdulaziz hukuka eşitliğe önem verir. Rivayet edilir ki , bu değerli halife döneminde ekonomik bir kriz sonucunda Halkın durumu kötüleşince buna dayanamayan Halife parmağındaki yüzüğü bile satar, parasını halka yoksullara dağıtır. Bunu niye yaptın diye soranlara halkım fakru zaruret içerisindeyken ben lüks içerisinde rahat yaşayamam cevabını verir. Sultan Selahaddini Eyyubi ise Yaşamı boyunca hiç bir özel serveti olmaz. Onun tek amacı vardır Kutsal Kudüs’ün kurtarılmasıdır. Osman bey: Osmanlı devleti padişahlarının ilki ve piridir. Şeyh Edep Ali öğretisinin samimi bir izleyicisi ve aynı zamanda damadıdır. Tarihi bir anekdota göre Osman bey bir gün bir dostuna misafir olur. Evde duvarda asılı kuranı görünce Osman bey, Kurana saygısından dolayı sabaha kadar uyumadan eli bağlı bir şekilde ayakta durur. Ama ne yazık ki bu mümtaz şahsiyetlere rağmen İslam tarihi boyunca ikinci bir asrı saadet dönemi yaşanmamıştır. Böylece tarih boyunca başarılı bir şekilde yaşanmayan şeriat bundan sonra hele bu uzay, iletişim, teknoloji çağında uygulanması çok zordur. Yaşadığımız bu çağda görülen durum, Kendilerine İslam Şeriat devleti diyen Suudi Arabistan, İran ve diğer devletlerin pratiklerinin İslam dinin şartlarıyla hiç uyuşmadığı, oportünist yönetimler olduğu açıktır. Bundan sonra İslam devletini hedefleyenlerin hele sermaye mal mülk tutkunu olanların aynı duruma geleceklerini bilmek için kahin olmaya gerek yok. Çünkü Sosyal ve siyasal bilimin bize ögretiği gerçek, somut şartların somut tahlili olur, ilkesidir. Bu nedenle benim kişisel kanaatim İslam dinine saygının ve tahrif edilmemesinin şartı, İslam dinini siyasete ve ticarete alet etmemektir. İslam dinine saygı demokratik İslam modelini öne çıkarmaktır. Bunun için, dinimizin özünde var olan içtihat kapısının açılması gerekir. Bu satırların yazarı dindar bir aileden geliyor. Gençliğinde Erbakan hocaya sempatisi olan biridir. İlk gençlik yıllarımdan sonra derinlemesine araştırınca gerçek şeriat devletinin bu çağda kurulamayacağına kanaat getirdim. İslam dinine saygının özgürlükçü demokrasi olacağını anladım. Nitekim Mili görüş inancının önde gelen temsilcilerinden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen hafta karar gazetesine verdiği ayrıntılı röportajında Siyasal İslam’ın bir anlamda çöktüğünü söylemiştir. Bu durum Ülkemiz gerçeklerinde olduğu gibi Dünya deneylerinde de görülüyor. Tunus’ta İslami parti genel başkanı Raşid Gannuşi, Gülün ifade ettiği tarzda demeçler verdiği gibi partisinin programına demokratik İslam modelini esas almıştır. Ayrıca en önemli husus, İslam şeriatına hevesli olanların bilmeleri gereken gerçek İslami yönetimle kapitalist anlayış israf içerisinde kibirli lüks bir yaşam bir arada olmaz. Böylesi düşünceyle şeriat isteyenler yanılıyorlar. Çünkü İslam dini paylaşımcıdır. Bireylerin mal mülk tutkunu olmalarını yasaklar. İslam dinine bu çağda gerçek saygı bu dinin özünde var olan sermaye yığmak değil paylaşımını yapmaktır. Dinimize saygı şuraya, istişareye önem vermek, dolaysıyla gerçek demokrasiyi hakkı hukuku savunmaktır.    
Ekleme Tarihi: 27 Şubat 2020 - Perşembe

SİYASAL İSLAM

İslam dini diğer dinlerden farklı olarak devlet yönetimini hedefler. Çünkü kutsal kitap, kuran ayetlerinde sosyal ve siyasal maddeler vardır. Siyasal İslam söylemi, Şeriat yönetimi, yani İslam devleti demektir. Ancak İslam tarihi boyunca gerçek bir İslam devleti ve yönetimi Hazreti Muhammet döneminde uygulanmıştır. İlk dört halife ve sonraki İslam yönetimleri dönemlerinde Emevi, Abbasi, Osmanlı devletleri dönemlerinde bu dinin şartları tam uygulandı denilemez. Zaten Hazreti peygamberin vefatından hemen sonra maalesef taht, iktidar kavgası başlamıştır. Nitekim üç halife Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali siyasal nedenlerle öldürülmüştür. Tüm İslam hükümdarları arasında bu dinin sevdalısı hakiki inançlı olan hükümdarları iki elin parmakları kadar azdır denilebilir. Bunlar iyice araştırılınca öncelikle üç değerli şahsiyet öne çıkıyor. Kronolojik sıraya göre 1. Emevi sultanı ve halifesi Hazreti Ömerin Torunu Ömer bin Abdulaziz. 2. Eyyubi devletinin kurucusu Selahaddini Eyyubi. 3. Osmanlı devletinin kurucusu Osman bey. Ömer Bin Abdulaziz hukuka eşitliğe önem verir. Rivayet edilir ki , bu değerli halife döneminde ekonomik bir kriz sonucunda Halkın durumu kötüleşince buna dayanamayan Halife parmağındaki yüzüğü bile satar, parasını halka yoksullara dağıtır. Bunu niye yaptın diye soranlara halkım fakru zaruret içerisindeyken ben lüks içerisinde rahat yaşayamam cevabını verir. Sultan Selahaddini Eyyubi ise Yaşamı boyunca hiç bir özel serveti olmaz. Onun tek amacı vardır Kutsal Kudüs’ün kurtarılmasıdır. Osman bey: Osmanlı devleti padişahlarının ilki ve piridir. Şeyh Edep Ali öğretisinin samimi bir izleyicisi ve aynı zamanda damadıdır. Tarihi bir anekdota göre Osman bey bir gün bir dostuna misafir olur. Evde duvarda asılı kuranı görünce Osman bey, Kurana saygısından dolayı sabaha kadar uyumadan eli bağlı bir şekilde ayakta durur. Ama ne yazık ki bu mümtaz şahsiyetlere rağmen İslam tarihi boyunca ikinci bir asrı saadet dönemi yaşanmamıştır. Böylece tarih boyunca başarılı bir şekilde yaşanmayan şeriat bundan sonra hele bu uzay, iletişim, teknoloji çağında uygulanması çok zordur. Yaşadığımız bu çağda görülen durum, Kendilerine İslam Şeriat devleti diyen Suudi Arabistan, İran ve diğer devletlerin pratiklerinin İslam dinin şartlarıyla hiç uyuşmadığı, oportünist yönetimler olduğu açıktır. Bundan sonra İslam devletini hedefleyenlerin hele sermaye mal mülk tutkunu olanların aynı duruma geleceklerini bilmek için kahin olmaya gerek yok. Çünkü Sosyal ve siyasal bilimin bize ögretiği gerçek, somut şartların somut tahlili olur, ilkesidir. Bu nedenle benim kişisel kanaatim İslam dinine saygının ve tahrif edilmemesinin şartı, İslam dinini siyasete ve ticarete alet etmemektir. İslam dinine saygı demokratik İslam modelini öne çıkarmaktır. Bunun için, dinimizin özünde var olan içtihat kapısının açılması gerekir. Bu satırların yazarı dindar bir aileden geliyor. Gençliğinde Erbakan hocaya sempatisi olan biridir. İlk gençlik yıllarımdan sonra derinlemesine araştırınca gerçek şeriat devletinin bu çağda kurulamayacağına kanaat getirdim. İslam dinine saygının özgürlükçü demokrasi olacağını anladım. Nitekim Mili görüş inancının önde gelen temsilcilerinden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen hafta karar gazetesine verdiği ayrıntılı röportajında Siyasal İslam’ın bir anlamda çöktüğünü söylemiştir. Bu durum Ülkemiz gerçeklerinde olduğu gibi Dünya deneylerinde de görülüyor. Tunus’ta İslami parti genel başkanı Raşid Gannuşi, Gülün ifade ettiği tarzda demeçler verdiği gibi partisinin programına demokratik İslam modelini esas almıştır. Ayrıca en önemli husus, İslam şeriatına hevesli olanların bilmeleri gereken gerçek İslami yönetimle kapitalist anlayış israf içerisinde kibirli lüks bir yaşam bir arada olmaz. Böylesi düşünceyle şeriat isteyenler yanılıyorlar. Çünkü İslam dini paylaşımcıdır. Bireylerin mal mülk tutkunu olmalarını yasaklar. İslam dinine bu çağda gerçek saygı bu dinin özünde var olan sermaye yığmak değil paylaşımını yapmaktır. Dinimize saygı şuraya, istişareye önem vermek, dolaysıyla gerçek demokrasiyi hakkı hukuku savunmaktır.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.