İnsanlığa bela olan çok tehlikeli koronovirüs Ülkemiz ve diğer Dünya devletlerini hazırlıksız yakaladı. Dünya genelinde sağlık hizmetlerinin yeterli olmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Oysa silahlanmaya ayrılan dev bütçelerin çok az bir kısmı sağlık hizmetleri için sağlansaydı bu kadar şaşkınlık ve perişanlık belki olmazdı. Umarız bu ders olur. İnsan sağlığının, paradan, silahtan her şeyden önemli olduğu anlaşılır. Artık nasıl anlaşılmasın her şeye sahip olduğunu her şeyin hakkından geleceğini zanneden dev devletler, Amerika başta olmak üzere bir korku ve panik içerisinde ne yapacaklarını, bu görünmeyen düşmanla nasıl savaşacaklarını bilemiyorlar. Bu nedenle Dünya artık eski Dünya değildir demek mümkün. Daha doğrusu Dünyanın eski yöntemle idare edilemez olduğu anlaşılmıştır. Hani biraz kelime oyunu yaptığımı sanmayın. Bundan böyle güncel tarihsel süreçleri koronovirüs öncesi ve sonrası olarak adlandırmak olasıdır. Daha bu virüsün ne olacağı ne gibi tahribatlar yapacağı belli değildir. Çünkü geçmiş insanlık tarihinde bu gibi virüsler örneğin Kolera, Veba gibi salgınlar milyonlarca insanın ölmesine neden oldu. Zira insanlığın, dolaysıyla teknolojinin tıbbın bu kadar gelişmesine rağmen böylesi çok korkunç bir iletin daha ilacı aşısı bulunamamıştır. Ne diyelim bu görünmeyen çok tehlikeli illetin inşallah aşısı çaresi bulunur. Biz insanlara bu durum ders olur. Ne demiş atalarımız bir “musibet bin nasihattan evladır” demişler. Bize yani ülkemize gelirsek, doğruyu demek gerekirse devletimiz bu afete karşı hazırlıksız yakalanmış, İyi bir sınav vermemiştir. Önce yapılması gerekenleri somut olarak belirtmek gerekirse, Hastalığın belirlenmesinde çok önemli olan işlemler zamanında yapılmamıştır. Dış ülkelerle gidiş gelişler sonra kesilmiştir. Ayrıca bu hastalık bilinmesine rağmen Hicaza gidiş izni verilerek adeta virüse davetiye çıkarılmış. Üstelik Hicazdan dönenlerin önemli bir bölümü karantinaya alınmamıştır. Sonra bir bölümü ancak karantinaya alınmıştır.
Araştırmalara göre bu hastalığın yayılmasında ümreye ziyareti yapanların etkisi olmuştur. Önce yapılması gereken ise ülke genelinde bir karantinanın yapılmasıydı. Yani bir müddet sokağa çıkma yasağının uygulanması olmalıydı. Ne yapıldı diyeceksiniz 65 yaş üzeri yaşlı insanların Dünya’da benzeri olmayacak bir şekilde sokağa çıkmaları yasaklandı. Bu durum kendini bilmeyen şahısların yaşlı insanları hor görmesine neden oldu. Bu yanlış uygulamayla yaşlı olmak neredeyse suçlu gibi yanlış bir algı oluştu. Oysa bizim Anadolu İslam kültüründe yaşlı olmak saygınlığı bilgeliği çağrıştırır. Zaten ihtiyar kelimesi müktedir olmak iradeli olmak anlamına gelir. Yakın tarih geçmişimizde delikanlı dediğimiz bozulmamış gençlik kültüründe, yaşlı, ihtiyar insan saygı sevgi görürlerdi. Ama şimdi kültür emperyalizmin birer nesnesi haline gelen kendilerini bir şey zanneden şimdiki gençlerin bir kısmında geçmiş gençliğin insani geleneksel cevherini boşuna aramayalım, bulunmaz. Yönetim bu defa 20 yaş altı gençlere sokağa çıkma yasağı getirdi. Bu yasaklara kısıtlama demek belki daha doğru olur. Çünkü zorunlu haller dışında sokağa çıkmamak mümkün olmaz. Şimdi sonuca gelirsek; 10- 12 Nisan arasında iki günlük sokağa çıkma yasağında gene yanlışlık ve acemilik yapıldı. Çünkü bu yasak kararı Akşam iki saat kala halka bildirilince çok acayip trajik komik acı insan manzaraları yaşandı. Fırınlara marketlere hücum edildi. Bazı marketler zorla açıldı. Gece saat 12 de bazı illerde pazarlar kuruldu. Ekmek sırası nedeniyle kavgalar oldu. Yaralananlar oldu. Ne sosyal mesafe ne yakın temas hatıra geldi. Sağlık emekçilerinin bir aydır emekleri neredeyse boşa gitti. Bilindiği gibi yakın temas, hele itişme kakışma bu virüse davetiye çıkarıyor. Bu olumsuz durumu en doğru dile getiren bir polis aracından yapılan anons oldu. “insan iki gün aç kalırsa ölmez” denildi. Belirtmek gerekir ki böylesi çok olumsuz sosyolojik olguyu iyi tahlil edip çözümler üretmek gerekir. Bu cehaletin bu ruhsal sefaletin mutlaka çözülmesi onarılması gerekiyor.