Son yıllarda en çok duyduğumuz konuştuğumuz konulardan biri de dünyanın iklimi değişti, iklimi bozuldu sözleridir. Gerçekten doğru bir saptamadır. Bir şairin dediği gibi önce “ekmeğimiz bozuldu”. Şimdi ise buna paralel olarak suyumuz bozuldu suyumuz önemli bir miktarda israf ediliyor dememiz mümkün. Çünkü ülkemizin kullanılabilir ve içilebilir suyunun büyük bir miktarı tarımsal üretimde kullanılıyor. İlimiz Şanlıurfa için bir değerlendirme yapacak olursak da içilebilir suyun önemli bir miktarı ilimizin Harran şimdi ise Suruç bölgelerinde sulamalar da bilinçsiz kullanma sonucunda israf ediliyor. Bu bilinçsiz sulamadan dolayı tarla büyük bir zarar görüyor, toprak çoraklaşıyor. Ekmek bozuldu sözü su bozuldu kirlendi sözüyle örtüşüyor. Ekmek ve su israfının ve sorunun nedeni vahşi kapitalist sistem ideolojisidir. Kar uğruna para mal mülk uğruna teknoloji, sanayi Küresel ısınma sonucunda su kaynakları tükeniyor. Ekolojik denge bozuluyor. Bu sistem deyim yerindeyse iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Zira verdiği rahatlık konfor kadar insan ve çevreye verdiği zarar daha fazladır. İnanın değerli okurlar sizi bilmem ama kendim, şimdi bu çağda sanayi dönemini bilinçli olarak ıskalayan Amerika birleşik devletlerinde yaşayan Amişler insan toplumuna imreniyorum. Doğal bir yaşamları vardır. Çünkü sanayi çağı dünyanın iklimini değiştirdiği gibi dünyanın coğrafyasını, ormanları, denizleri hatta okyanusları bile kirletti. Buna insanı da bozdu dememiz gerekir. Zira insan eski güzel doğalığını kayıp etti diyebiliriz. Tahribat büyük oranda insanların yaşamını devam ettirmesi için zorunlu olan temiz içme sularının azalmasına ve kirlenmesine neden oldu. Dünyanın oksijeni, bir anlamda su kaynakları olan ormanlar, özelikle amazon ormanları yok ediliyor. Belki 50 yıl sonra dünyada çok az orman kalacak. Belki Amazon ormanları yok olacak. Tarımsal alanlar açmak için yok edilen ormanlar oysa dünyanın bir nimeti ve dengesi olan ormanlar, her gün her yıl yok ediliyor. Böylesi zalimce yok edilmeye hiçbir ülke ve halkları ciddi bir tepki göstermiyorlar. Aslında yok edilen insanların ve diğer canlıların yaşam alanlarıdır, hayatlarıdır. Orman deyip geçmeyelim. Aldığımız temiz hava, içtiğimiz suyun önemli oranda kaynağı ağaçlardır ormanlardır. Ülkemizde yine kısaca HES denilen doğayı yıkım projeleri tahribata devam ediyor. Dünyada su kaynakları sanıldığının aksine çok fazla değildir. Türkiye su zengini değil su fakiri bir ülkedir. Hepimiz televizyonlarda izleriz, büyük şehirlerin içme suyu veren barajların su seviyelerinin azalması insanları korkutur. Kuraklık ve aşırı nüfus artışı su kaynaklarının tükenmesine neden oluyor. Dünyada şimdi 81 ülke su sıkıntısı çekiyor. İnanmayacaksınız, acı ama gerçek dünyada yılda 3 milyon 400 bin insan susuzluktan ölüyor. Bu nedenle suyu israf etmemeliyiz. Unutmayalım su israf etmek ileriki nesillerin belki susuz kalmasına hatta susuzluktan dolayı ölmelerine neden olabilir. Bu da inan duyarlı insanlar için kul hakkını gasp etmek olur. Kul hakkı yani insanın insanı maddi ve manevi olarak sömürmesi İslam dininde en büyük günahtır. Dinimizde her türlü israf haramdır. Bir hadiste “yiyin için israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez” denilir. Tabi, su israfı daha önem arz ediyor. Açık olarak demek gerekirse bir kişi ben Müslüman’ım diyor, israf ve lüks bir yaşam sürüyorsa öyle kişilerin Müslümanlığı tartışılır. En azından sağlam bir mümin değildir dememiz mümkün olacak. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre önemli oranda su israf ediliyor. Nüfusun dörtte biri israf nedir bilmeden suyu boşuna akıtarak kullanıyor. Yazıktır günahtır, insaflı olmak lazım. Su israf etme konusunda yüce peygamberimiz ”Bir ırmağın kenarında dahi olsanız abdest alırken suyu tutumlu harcayın” diye buyurmuştur. Bu önemli konuda devlet yetkilileri halkı uyarmak ve bilgilendirmek için sosyal medyada sürekli çağrıda bulunmaları gerekiyor. Belki diyeceksiniz kendileri uygulamadıktan sonra halka tesiri olmaz. İmamı Azamin bal meselesinde olduğu gibi, elbette önce uygulamaya devlet büyükleri kendilerinden başlamalılar. Şimdi su israfının ne kadar hayati ve önemli olduğunu anladıktan sonra bu israfı önlemek için yapılması gerekenleri bildiğimiz kadar belirtelim. 1- En önemlisi yapılması gereken suyu şarıl şarıl boşa akmasına neden olan geniş ağızlı musluk başlıklarının bir genelge ile yasaklanmasıdır. 2- Ekonomik olan musluk başlıklarının kullanılmasıdır. 3- Araştırma yaparak normal bir ailenin su tüketiminin dışında fazla su kullanan ailelere iki veya üç misli ücret ödenme kararı verilmesidir. 4- özelikle camilerde, devlet kurumlarında su israfına mutlaka son verilmelidir. Bunları yapmak zor değil, doğru insani ve İslami kararlardır. Yeter ki niyet edilsin. Duyarlık gösterilsin.