Kültür bir toplumun tarihsel, ve güncel,kolektif özünü taşır.Her toplumun, şehrin, hatta ülkelerin kendilerine özgü bir kültürü vardır. Bizim Urfa'nın tarihte olduğu gibi , şimdi de genel olarak kendine özgü bir kültürü, düşünce ve davranış şekli vardır. Tabii ki kültür de değişen bir kavramdır.
Eski Urfa kültürü ile şimdiki kültür benzerlik taşısa da aynı değildir. Çünkü herşey bir değişme ve gelişme içerisindedir. Her neyse, toplumsal duyuş, düşünce ve genelekler, örf ve adetler değişse de bir toplumun toplu kültürünü oluşturuyor.
Tarihi Urfa kültüründe, bir bakıma kültürel ögeleri belirleyen, önemli ekonomik farklar yoktu. Urfalıların geçmişte, "Urfaliyih bi halliyih" bu gerçeği vurgular. Şimdi olduğu gibi zengin daha zengin, fakir daha fakir değildi. Arada az bir ekonomik maddi fark vardı. Eski zamanın göreceli zenginleri, şimdinin şımarık zenginleri gibi kibirli değildiler.
Her şeyden önce lüks, israf, şatafat kültürü yoktu. Yoksullara yapılan yardımlar, reklam, gösteriş aracı haline gelmezdi, Bir elin verdiğini öbür el görmezdi.
Yemekler genelikle evlerde yapılır, yenilir. Çarşı fırınına çok az yemek gönderilirdi. Şimdi olduğu gibi isot, balcan gönderilmezdi. Fırına en çok, lahmacun ve tepsi kebabı gönderilirdi. O da lahmacunun kokusu çıkıp, kimsenin gönlü istemesin diye, beze sarılarak eve getirilirdi.
Şimdi ve eski kültür, evlenme törenlerinden, yemeklere kadar her şey her alanda değişti Önceden neme lazımcılık yoktu. İnsanlar kendilerinden, akrabalarından, komşularından, neredeyse herkesten kendilerini sorumlu görürlerdi.
Şimdi öyle mi genel olarak akrabalık ve komşuluk kalmadı. Varsa yoksa para ve gösteriş oldu. Sahte ve değersiz yaşam koşulları oluştu.
Bir toplumun kültürünün dejenere olması iç potansiyel kadar dış şartlarda önemli bir etken oluyor. Emperyalist kapitalist sistem sömürü sistemini yoz kültür olarakta, geri kalmış halklara dayatiyor. Bunlar, yiyecek, içecek, moda, filim, medya, olarak bir toplumun geleneksel iyi kültürleri, deyim yerindeyse, kültürel bir taaruza uğruyor. Böylece insanlar, kendilerine, toplumlarına ve kültürlerine yabancı olarak, özne değil, bir anlamda nesne oluyorlar.
Örneğin iş yerlerine ingilizce tabela asmak, giyeceklerde Amerika, İngiliz markalı giyecekleri giymek üstünlük olarak düşünüyürlar. Hatta bir coca cola içmeyi ayracalık zanediyorlar. özelde Urfa toplumu, genelde Türkiye toplumu malesef böyle bir kültürel sefalet yaşıyor.
İşte böyle bir kültürel toplumsal erozyonda, istedim ki Bizim geleneksel, Urfa kültürünü yeni kuşaklara tanıtmaktır. Belki böylece kendi doğru değerlerine biraz sahip çıkarak, kendilerine yabancı olmadan,kendi değerlerini tanımış olurlar.
Tarihi Urfa kültürü kitabındaki meseller ve masalları boş vermeyelim, bunlar birer anlam yüklüdür. Bu kültürel ögeler, sade, gösterişsiz olsada, başkalarının yoz, sömürücü kültürlerinden, bir anlamda üstündür. Umarım çok emek verdiğim Eski Urfa tarihi ve Tarihi Urfa kültürü adlı iki kitabım yararlı olur. Böyle olursa kendimi mutlu sayarım.