Türkiye tarihinin en büyük enflasyonunu, hayat pahallığını 2022 yılında yaşadı. Enflasyonu gerçek anlamda yaşayan halk açıklanan enflasyon oranlarının kat be kat fazla bunu yaşadı hisetti. Zira her çeşit zorunlu tüketim ürünleri neredeyse her gün arttı.
Enflasyon araştırma grupları kullanılan her maddenin aylık, sonra yıllık hesaplar. Ama bu Enflasyon araştırma gruplarının verileri arasında bile büyük fark var.
Türkiye İstastik Kurumu (TÜİK) yıllık enflasyon oranını yüzde 64,27 oranı olarak açıklarken, diğer bir araştırma grubu olan İstanbul Ticaret Odası (İTO)'nun yıllık enflasyon oranı yüzde 97,92 oldu. Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise bu oranı yüzde 137,55 hesapladı.
Oysa halkın günlük olarak tükettiği gıda ürünleri baz alınırsa enflasyon oranı rahatlıkla iki misline çıkar. Gıda ürünlerinin dışında zorunlu ürünler örneğin giyim, elektrik, doğal gaz, yıllık artışları yine yaklaşık yüzde yüz artmıştır.
Enflasyon hesaplama sepetine halkın hiç kullanmadığı, belki adını bile duymadığı yüksek gelir gruplarının kullandığı örneğin bir dönem pin pon topu bile giriyordu. Demek istediğim bu gibi maddeler dolaysıyla olası düşüşler enflasyon düşüşüne örnek gösterilmesi gerçeği yansıtmaz.
Enflasyon bir anlamda halkın cebinden para çalmadır. Bu durum en çok alt gelir gruplarını etkiler. Belli az bir gelire sahip ailleler kıt kanaat geçinir. Bütçelerini ayarlar. Klasik eski bir deyim ile ayağını yorganına göre uzatır. 2022yılında yaşanan hayat pahallığı makul oranı bir hayli aşarak, nerdeyse zorunlu tüketim madelerine her gün zam yapılır hale gelince, açlık başlamış sayılıyor.
Türk İş sendikasının açlık sınırı 8 bin lirayı aşarken milyonlarca insan yardıma muhtaç bu paranın yarısını bile bulamiyor.
Hayat pahallığı işte dar gelirliler için böyle bir zulümdür. Siyasi iktidarın halkı açlığa mahkum etmemesi için halkın gelirlerini artırması gerekir.
Zaten AKP iktidarı bu konuda çeşitli defalar bir dönemin Başbakanı şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamararda halkı enflasyona ezdırmeyeceğiz demeçlerini sürekli vermiştir.
Ama, enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir yılda doğru veri olmayan TUİK rakamlarını ölçü alan İktidar dolaysıyla Erdoğan, memur, memur emeklisi, işçi emekli maaş artışlarını düşük vermiştir.
TÜİK 2022 yılı Altı aylık enflasyon oranını ortalama yüzde 16 hesap etmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi yetkisini kullandığını söyleyerek 9 puan artış sağladığını bu oranı aylık yüzde 25 olarak üstelik bir müjde olarak açıklıyor.
Enflasyon çok düşük gösterilerek 9 puanlık bir artışı TÜİK hesabı baz alınarak müjde olarak göstermek malesef somut hayat pahallığını yansıtmiyor.Diğer bir konu Sayın Erdoğan asgari ücreti yüzde 54 artırırken memur ve işçi emeklilerin ücret artışını buna yakın artıracağını söylemişti.
Umutlanan memur, memur ve işçi emeklisi bu rakamın yarısı kadar ücret artışı olduğunu öğrenince şok oldular.
Nitekim bu anlaşıldığı için, gelen tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ücret artışını beş puan daha artırarak yüzde 30'a getrdi. Bizim anladığımız birileri sayın Cumhurbaşkanını yanıltıyor. Bir gün arayla açıklanan ücret artışı bunun somut bir göstergesidir. Böyle açıklanan ücret artış oranları bir çelişkidir ve devlet yönetme ciddiyetine yakışmıyor.
Sanırım Erdoğan seçime giderken bir ikilem içerisinde kalmıştır. Maaşları fazla artırsa enflasyon yükselir. Zira Enflasyonnun 2023 te düşeceğini gerek Erdoğan gerek maliye bakanı Nebatı söz vermişlerdi.
Diğer bir sorun ise maaş artışları az olursa bunun seçim de faturasının da ağır olacağı endişesidir.
Ülkemizde özelikle SSK emeklileri arasında büyük oran da maaş farkı vardır. Bazı emekli işçiler 12-13-15-17 bin lira maaş alırken diğerleri ortalama 6- 7 bin lira maaş alıyor.
Sosyal adil bir devlet maaşlar arasındaki büyük farkları makul bir düzeye indirmek zorunluğu duyar. Yok eğer böyle bir kaygı duyulmuyorsa söyleyecek bir sözümüz olamaz.
Yapılması gereken gerçek enflasyon verilerini dikkate alarak a maaş alanlara enflasyon oranları ile birlikte ek ücret verilmesidir Çok maaş alana ise yalnız enflasyon farkı verilmelidir.
Bundan önce Çalışma bakanı Vedat Bilgin bunun belirtiğimiz şekilde yapılacağını söylemesine rağmen, sonra neden bu doğru ve adil yöntemden vaz geçildi. bunu anlamak mümkün değildir.
Ülkenin somut durumu sınıflar arasında çok büyük oranda bir gelir adaletsizliği bulunduğunu gösteriyor. Avrupa, Almanya bizi kıskanıyor söylemleri gerçekleri yansıtmiyor.
Oralarda enflasyon yıllık oranları ülkemizdeki bir aylık enflasyon oranı kadardır. Oralarda asgarı ücret bizden beş kat daha fazladır.
Ülkemizin sosyal ekonomik sorunlarını gidermenin yegane yolu üretimdir, iş alanları açmadır. Bunun başarılı olması için mutlaka israf ve yolsuzluğun giderilmesi gerekir.