NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

TÜRK KÜRT BIRLİĞİ TARİHSELDİR

Yeni yıl yeni bir umuttur. Türkiye 2025 yılına halk olarak umutla girme aşamasında bulunuyor. Zira  adına ne denirse denilsin. Ülkede 40 yıldır devam eden binlerce insanın canına mal olan, milyarlarca dolar giden, ekonomiyi çökerten, gereksiz kirli bir savaşın sona ermesi bekleniyor, umut ediliyor. Zira ufukta yeni bir çözüm süreci görünüyor. Yeni paradigma diye nitelenen hayırlı girişimin, umarız ve dileriz daha öncekiler gibi başarısız olmaz. MHP  lideri Devlet Bahçelinin geçen yıl 2024 yılının 1 Ekim günü Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM açılış gününde DEM partisi grubuna giderek tokalaşması ülkemiz iç barışı için bir umut doğurdu. Ekim ayının sonuna doğru Bahçeli Meclis grubunda daha  ileri demokratik bir adım atarak, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde DEM partisi grubuna yönelik, PKK  lideri Abdullah Öcalan ile İmralı'da bir görüşme yapması ve Öcalan'ın Meclis DEM grubuna gelip orada silahları bırakması çağrısını yapmıştı. Hiç beklenmeyen devrim niteliğindeki böylesi bir söylemden dolayı herkes neredeyse şok olmuştu. Aslında bu ülkede böyle cesur bir çağrıyı AKP dahil, başka bir parti, Türk milliyetçisi partilerin en güçlü kadrosu MHP'den başka bir parti yapamazdı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan verdiği bir demeçte "Sayın Bahçeli elini değil gövdesini taşın altına koymuştur." demiştir.  Bahçeli böylece tarihi bir çıkış  yaparak  kırk yıldır devam eden adına ne dersek diyelim, savaş veya silahlı isyan, sonuçta bir kardeş savaşının sona ermesinin sürecini başlatmıştır. Nitekim tekrarlanan bu iyi niyetli ısrarlı çağrıdan yaklaşık iki ay sonra nihayet 2024. 28 Aralık günü Dem parti milletvekilleri İmralı adasına giderek Öcalan ile bir görüşme yapmaları sağlanmıştır.  Verilen bilgilere göre önümüzdeki günlerde olumlu umut veren gelişmeler olacaktır denildi. Öcalan yaptığı açıklamada Kürt sorunun çözüm yerinin meclis olduğunu, Türk, Kürt birliğinin önemini vurgulamıştır. Aynı, benzer sözleri Bahçeli'de söylemiştir. Tarihi incelediğimizde Türk, Kürt ittifakının bin yılı aştığını öğreniyoruz. Sanılanın aksine bu her iki halkın birligi Malazgirt zaferinden önce başlamıştır. (951-1199) Şeddadi Kürt devleti döneminde,Oğuz ve Selçuklu Türkleriyle, Şeddadilerin Gürcülere, Ermenilere, Ruslara karşı birlikte hareket ettiklerini, birlikte savaştıklarını öğreniyoruz.  Bu birliktelikte Müslüman olma, din etkeni olduğu kadar; her iki halkın benzer kültür ve ruhsal ortak yapılarının olması olasıdır. Bu birliktelik ve ittifak Malazgirt savaşında'da devam etmiş, Bizans ordusuna karşı askeri bir birlik halinde savaşılmıştır. Bu birliktelik ve ittifak Zengi Türk devletiyle  Kürt kökenli Eyyübi devleti döneminide  kapsar. Selçuklu ve Osmanlı devletleri döneminde birliktelik devam etmiştir. Konu açılmışken, Türk Kürt birliği hakkında tarihsel bir anektodu anlatmadan geçemeyeceğım. 1100- 1300 yıllarında Çukurovada başkenti Tarsus olan bir Ermeni devleti vardır. Bu devlet Anadolu Selçuklu devletinin zayıf dönemlerinde  Selçukluların başkenti Konya'ya bir saldırı düzenler. Orada bulunan malları yağma ederler, götürürler. Bunu duyan Eyyübi devletinin Hükümdarı Selahaddin Eyyübi derhal Ermenistan'a bir sefer düzenler. Selçukluların mallarını değerli eşyalarını onlardan alır. Bir tehdit savurur. Bundan böyle Türk kardeşlerimize bir şey yapacak olursanız Ermenistan'ı işgal edeceğini söyler. Bu gözyaşartıcı durum, Türk ve Kurt birliginin ne kadar önemli olduğunu vurgular. Şu soru sorulabilir veya hatıra gelebilir, Zaman zaman her iki halk arasında bazen anlaşmazlıklar, hatta savaşlar bile olmuştur. Tarihsel süreçte bu çok yadırganacak bir durum değildir.  Çünkü iki halkın aynı unsurları, aşiretleri bile kendi aralarında çatışmalar yaşamışlardır.  Tarihsel sürecin geneline baktığımızda stratejik bir ortaklığın olduğu görülur. Çanakale savaşında her iki halk vatan ve din duygusuyla destan yazmışlar, Çanakale geçilmez demişlerdir. Osmanlı devletinin yıkılması cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte maalesef  bu birliktelik, siyasal anlamda yara almıştır. Şimdi Yeni dünya düzeninde, özelikle Ortadoğu bölgesinde Emperyalist devletlerin ayrıştır, böl yönet oyunlarına gelmemek için tarihte oldugu gibi her iki halkın birlikte  tarihsel bir sorumluluğu olmalıdır. Bunun için kemalist idolojinin Kürt halkını red ve inkar politikasının terk edilmesi, Osmanli devleti döneminde oldugu gibi yeni bir kardeşlik projesinin hayata geçirilmesi mutlaka gerekir.
Ekleme Tarihi: 06 Ocak 2025 - Pazartesi

TÜRK KÜRT BIRLİĞİ TARİHSELDİR

Yeni yıl yeni bir umuttur. Türkiye 2025 yılına halk olarak umutla girme aşamasında bulunuyor. Zira  adına ne denirse denilsin. Ülkede 40 yıldır devam eden binlerce insanın canına mal olan, milyarlarca dolar giden, ekonomiyi çökerten, gereksiz kirli bir savaşın sona ermesi bekleniyor, umut ediliyor. Zira ufukta yeni bir çözüm süreci görünüyor. Yeni paradigma diye nitelenen hayırlı girişimin, umarız ve dileriz daha öncekiler gibi başarısız olmaz. MHP  lideri Devlet Bahçelinin geçen yıl 2024 yılının 1 Ekim günü Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM açılış gününde DEM partisi grubuna giderek tokalaşması ülkemiz iç barışı için bir umut doğurdu.
Ekim ayının sonuna doğru Bahçeli Meclis grubunda daha  ileri demokratik bir adım atarak, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde DEM partisi grubuna yönelik, PKK  lideri Abdullah Öcalan ile İmralı'da bir görüşme yapması ve Öcalan'ın Meclis DEM grubuna gelip orada silahları bırakması çağrısını yapmıştı. Hiç beklenmeyen devrim niteliğindeki böylesi bir söylemden dolayı herkes neredeyse şok olmuştu. Aslında bu ülkede böyle cesur bir çağrıyı AKP dahil, başka bir parti, Türk milliyetçisi partilerin en güçlü kadrosu MHP'den başka bir parti yapamazdı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan verdiği bir demeçte "Sayın Bahçeli elini değil gövdesini taşın altına koymuştur." demiştir.
 Bahçeli böylece tarihi bir çıkış  yaparak  kırk yıldır devam eden adına ne dersek diyelim, savaş veya silahlı isyan, sonuçta bir kardeş savaşının sona ermesinin sürecini başlatmıştır. Nitekim tekrarlanan bu iyi niyetli ısrarlı çağrıdan yaklaşık iki ay sonra nihayet 2024. 28 Aralık günü Dem parti milletvekilleri İmralı adasına giderek Öcalan ile bir görüşme yapmaları sağlanmıştır. 
Verilen bilgilere göre önümüzdeki günlerde olumlu umut veren gelişmeler olacaktır denildi. Öcalan yaptığı açıklamada Kürt sorunun çözüm yerinin meclis olduğunu, Türk, Kürt birliğinin önemini vurgulamıştır. Aynı, benzer sözleri Bahçeli'de söylemiştir.
Tarihi incelediğimizde Türk, Kürt ittifakının bin yılı aştığını öğreniyoruz. Sanılanın aksine bu her iki halkın birligi Malazgirt zaferinden önce başlamıştır. (951-1199) Şeddadi Kürt devleti döneminde,Oğuz ve Selçuklu Türkleriyle, Şeddadilerin Gürcülere, Ermenilere, Ruslara karşı birlikte hareket ettiklerini, birlikte savaştıklarını öğreniyoruz. 
Bu birliktelikte Müslüman olma, din etkeni olduğu kadar; her iki halkın benzer kültür ve ruhsal ortak yapılarının olması olasıdır.
Bu birliktelik ve ittifak Malazgirt savaşında'da devam etmiş, Bizans ordusuna karşı askeri bir birlik halinde savaşılmıştır. Bu birliktelik ve ittifak Zengi Türk devletiyle  Kürt kökenli Eyyübi devleti döneminide  kapsar. Selçuklu ve Osmanlı devletleri döneminde birliktelik devam etmiştir. Konu açılmışken, Türk Kürt birliği hakkında tarihsel bir anektodu anlatmadan geçemeyeceğım. 1100- 1300 yıllarında Çukurovada başkenti Tarsus olan bir Ermeni devleti vardır. Bu devlet Anadolu Selçuklu devletinin zayıf dönemlerinde  Selçukluların başkenti Konya'ya bir saldırı düzenler. Orada bulunan malları yağma ederler, götürürler. Bunu duyan Eyyübi devletinin Hükümdarı Selahaddin Eyyübi derhal Ermenistan'a bir sefer düzenler. Selçukluların mallarını değerli eşyalarını onlardan alır. Bir tehdit savurur. Bundan böyle Türk kardeşlerimize bir şey yapacak olursanız Ermenistan'ı işgal edeceğini söyler. Bu gözyaşartıcı durum, Türk ve Kurt birliginin ne kadar önemli olduğunu vurgular. Şu soru sorulabilir veya hatıra gelebilir, Zaman zaman her iki halk arasında bazen anlaşmazlıklar, hatta savaşlar bile olmuştur. Tarihsel süreçte bu çok yadırganacak bir durum değildir. 
Çünkü iki halkın aynı unsurları, aşiretleri bile kendi aralarında çatışmalar yaşamışlardır. 
Tarihsel sürecin geneline baktığımızda stratejik bir ortaklığın olduğu görülur. Çanakale savaşında her iki halk vatan ve din duygusuyla destan yazmışlar, Çanakale geçilmez demişlerdir. Osmanlı devletinin yıkılması cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte maalesef  bu birliktelik, siyasal anlamda yara almıştır. Şimdi Yeni dünya düzeninde, özelikle Ortadoğu bölgesinde Emperyalist devletlerin ayrıştır, böl yönet oyunlarına gelmemek için tarihte oldugu gibi her iki halkın birlikte  tarihsel bir sorumluluğu olmalıdır. Bunun için kemalist idolojinin Kürt halkını red ve inkar politikasının terk edilmesi, Osmanli devleti döneminde oldugu gibi yeni bir kardeşlik projesinin hayata geçirilmesi mutlaka gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.