Bazı tarikatlar da akla bilime, hatta İslam dinin şartlarına uymayan olağanüstü uygulamalar yapılır. Efsaneleri yazmaktaki amaç, Efsanelere inanmak değil, bir dönemin kültürünü inancını anlamak ve aktarmak olacaktır. Müslüman kökenli tarikatlardan biri, hatta bu konuda önde gelen tarikat Rufai tarikatıdır. Bu tarikatta ayin sırasında Keramet diye insan kesmek, şişlemek gibi gösteriler yapılır. Bu konuyla ilgili Urfa’da bir söylence anlatılır. Cumhuriyet öncesi Osmanlı devleti döneminde Urfa’nın Kendirci Muhallesin de Rufai Tekkesinde Iraktan gelen Abdurezak Ravi isimli tarikat şeyhi, öldürme, kesme gibi törenler yaparmış. Bu durumdan rahatsız olan bir grup gayri Müslim bu tarikat ve şeyhine karşı bir komplo düzenler. Bir gün bir vatandaş ölür. Onu ikindi zamanı defin ederler. Bu gayri Müslim grup gece giderler mezarını açarlar. Ölen adamın kafasını keserler. Sonra Rufai şeyhinin evine gelirler. Evin bir köşesinde bir miktar taş vardır. Kesik başı getirirler taşların arasında saklarlar. Şeyhin odasına gider otururlar. Şeyh ise bir Keramet gösterisi olarak bir müridin kafasını keser. Ortalık karanlıktır. Veya çok hafif bir ışık vardır. göz gözü görmez. Malum o dönemde elektrik yoktur. Karanlıktan istifade eden bu gruptan birisi acele gider. Taşlar arasında sakladığı kesik başı getirir. Kesilen müridin başını götürür taşlar arasında saklar. Bir süre sonra, şeyh kestiği başı tekrar gövdeye koymak ister. Bir de ne görsün. Kestiği müridinin başı ortada yoktur. Başka birine ait kesik bir baş vardır. Bu duruma hayret eder. Şeyh şok içerisinde kalmıştır. Ne yapacağını bilemez. Garip bir şekilde, çaresiz bir şekilde düşünürken. Bakar bir kuş, bizim Urfa’da ışık takası dediğimiz küçük yerden uğultulu bir şekilde odada kesik başın yanına gidip gelir. Bu garip durum Şeyhin dikkatini çeker. Kuşu izler. Kuş odadan çıktıktan sonra taşların arasına gider. Şeyh taşların arasına gider bakar müridinin kesik başını görürünce durumu anlar. Kesik başı odaya getirir gövdesine kor. Gayri Müslimlere neden bunu yaptınız diye sorur. Onlar biz senin Kerametini görmek için yaptık cevabını verirler. Ancak Şeyh kestiği müridin başını sağa eğik bir şekilde yanlış yerleştirdiği için, o adam ancak üç yıl yaşadıktan sonra ölür. Bu olaya benzer bir söylence de Urfa merkezin güneyinde yaklaşık 25 km uzakta Hacı Bedir burcu köyünde yaşanır. Bu köyün yakınlarında ev biçiminde bir çok mağara vardır. Bu mağaraların ortasında gene çok eski olduğu söylenen şimdi suyu olmayan çok derin bir kuyu bulunmakta. Bu bölgede bir çok kuş türü yaşar. Bu kuşlardan buralarda Urfa’da bizim kid dediğimiz cami avlularında türbelerde bulunan mavi kuşlar da çok miktarda bulunur. Bu mavi kuşların barınak yerleri ise genellikle mağaraların ortasında olan derin kör kuyudur. Bir tarihte bazı kişiler gelir. Kuyun içinde etrafında konaklayan kuşları avlar. Bununla yetinmeyen acımasız kişiler. Bir gün bir arkadaşının eline bir çuval verir, kuş avlamak kesmek için için iple bağlayıp kuya indirirler. Epey bir süre geçer kuya indirilen kişiden bir haber alamazlar. Bir süre sonra adama bağladıkları ipin bir ucu ellerindedir. İpi kaldırınca büyük bir ağırlık olduğunu anlarlar. İpi zorla yukarı çekerler. Çünkü çuval çok ağırdır. Çuvalı yukarı çıkartıklarında arkadaşları yoktur. Çuvalı açıp baktıklarında şok olurlar. Kuya saldıkları arkadaşları kuyda bilinmeyen kimseler tarafından kesilmiş parçalanmış çuvala konulmuştur. Bu nedenle olsa gerek Urfa’da mavi kuşlar kutsal kabul edilir. Duyarlı insanlar tarafından korkulur kesilmez, etleri yenilmez. Belki yüzlerce yıldır böylesi söylenceler anlatılır. Bu tür olayların sırrı bir türlü çözülmez.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1610+ kez okundu.
URFA SÖYLENCELERİ-6
Bazı tarikatlar da akla bilime, hatta İslam dinin şartlarına uymayan olağanüstü uygulamalar yapılır. Efsaneleri yazmaktaki amaç, Efsanelere inanmak değil, bir dönemin kültürünü inancını anlamak ve aktarmak olacaktır. Müslüman kökenli tarikatlardan biri, hatta bu konuda önde gelen tarikat Rufai tarikatıdır. Bu tarikatta ayin sırasında Keramet diye insan kesmek, şişlemek gibi gösteriler yapılır. Bu konuyla ilgili Urfa’da bir söylence anlatılır. Cumhuriyet öncesi Osmanlı devleti döneminde Urfa’nın Kendirci Muhallesin de Rufai Tekkesinde Iraktan gelen Abdurezak Ravi isimli tarikat şeyhi, öldürme, kesme gibi törenler yaparmış. Bu durumdan rahatsız olan bir grup gayri Müslim bu tarikat ve şeyhine karşı bir komplo düzenler. Bir gün bir vatandaş ölür. Onu ikindi zamanı defin ederler. Bu gayri Müslim grup gece giderler mezarını açarlar. Ölen adamın kafasını keserler. Sonra Rufai şeyhinin evine gelirler. Evin bir köşesinde bir miktar taş vardır. Kesik başı getirirler taşların arasında saklarlar. Şeyhin odasına gider otururlar. Şeyh ise bir Keramet gösterisi olarak bir müridin kafasını keser. Ortalık karanlıktır. Veya çok hafif bir ışık vardır. göz gözü görmez. Malum o dönemde elektrik yoktur. Karanlıktan istifade eden bu gruptan birisi acele gider. Taşlar arasında sakladığı kesik başı getirir. Kesilen müridin başını götürür taşlar arasında saklar. Bir süre sonra, şeyh kestiği başı tekrar gövdeye koymak ister. Bir de ne görsün. Kestiği müridinin başı ortada yoktur. Başka birine ait kesik bir baş vardır. Bu duruma hayret eder. Şeyh şok içerisinde kalmıştır. Ne yapacağını bilemez. Garip bir şekilde, çaresiz bir şekilde düşünürken. Bakar bir kuş, bizim Urfa’da ışık takası dediğimiz küçük yerden uğultulu bir şekilde odada kesik başın yanına gidip gelir. Bu garip durum Şeyhin dikkatini çeker. Kuşu izler. Kuş odadan çıktıktan sonra taşların arasına gider. Şeyh taşların arasına gider bakar müridinin kesik başını görürünce durumu anlar. Kesik başı odaya getirir gövdesine kor. Gayri Müslimlere neden bunu yaptınız diye sorur. Onlar biz senin Kerametini görmek için yaptık cevabını verirler. Ancak Şeyh kestiği müridin başını sağa eğik bir şekilde yanlış yerleştirdiği için, o adam ancak üç yıl yaşadıktan sonra ölür. Bu olaya benzer bir söylence de Urfa merkezin güneyinde yaklaşık 25 km uzakta Hacı Bedir burcu köyünde yaşanır. Bu köyün yakınlarında ev biçiminde bir çok mağara vardır. Bu mağaraların ortasında gene çok eski olduğu söylenen şimdi suyu olmayan çok derin bir kuyu bulunmakta. Bu bölgede bir çok kuş türü yaşar. Bu kuşlardan buralarda Urfa’da bizim kid dediğimiz cami avlularında türbelerde bulunan mavi kuşlar da çok miktarda bulunur. Bu mavi kuşların barınak yerleri ise genellikle mağaraların ortasında olan derin kör kuyudur. Bir tarihte bazı kişiler gelir. Kuyun içinde etrafında konaklayan kuşları avlar. Bununla yetinmeyen acımasız kişiler. Bir gün bir arkadaşının eline bir çuval verir, kuş avlamak kesmek için için iple bağlayıp kuya indirirler. Epey bir süre geçer kuya indirilen kişiden bir haber alamazlar. Bir süre sonra adama bağladıkları ipin bir ucu ellerindedir. İpi kaldırınca büyük bir ağırlık olduğunu anlarlar. İpi zorla yukarı çekerler. Çünkü çuval çok ağırdır. Çuvalı yukarı çıkartıklarında arkadaşları yoktur. Çuvalı açıp baktıklarında şok olurlar. Kuya saldıkları arkadaşları kuyda bilinmeyen kimseler tarafından kesilmiş parçalanmış çuvala konulmuştur. Bu nedenle olsa gerek Urfa’da mavi kuşlar kutsal kabul edilir. Duyarlı insanlar tarafından korkulur kesilmez, etleri yenilmez. Belki yüzlerce yıldır böylesi söylenceler anlatılır. Bu tür olayların sırrı bir türlü çözülmez.
Ekleme
Tarihi: 26 Aralık 2019 - Perşembe
URFA SÖYLENCELERİ-6
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.