Urfa tarihi ve meselleri yazı dizisinde, Urfa tarihi ile ilgili bilgileri kronolojik olarak ,Tarihsel süreç içersin de sırasıyla verilmeye çalışılıyor. Ama arada bazen konu ile ilgili olsa da konu dışına istemeden çıkılınca umarım okuyucular bu durumu anlayışla karşılar. Klasik bir deyim vardır. Belki tarih yazmak tarih yapmak kadar zordur.
Bu deyim bu konularda iddialı olmak anlamında söylenmiyor. Bir tespit anlamında belirtiliyor. Çünkü bu yazım işinde ahlak, vicdan, doğruluk olduğunda bir değeri anlamı olur. Aksi halde bilenler nezdinde bir kıymeti olmalı. Amaç doğruları yazarak Nesnel objektif olmalı. Önemli olan kasıtlı bilinçli olarak yanlış yanlı bilgi vermemektir. Urfa tarihi ile ilgili iki önemli tarih yazarı gerek Segal olsun gerek Hayes olsun , Urfa ne zaman hangi tarihte kimler tarafından kurulmuştur diye kesin olarak tarihi belge ve kayıtların olmadığı şeklinde değerlendirmeleri bulunuyor. Biz de ancak eldeki bilgilerle yetineceğiz. Bundan da Urfa tarihi bilinmiyor diye de bir anlam çıkartılmasın. Sonuçta eldeki bilgi ve belgelere göre tarih yazılıyor. Ayrıca verilen bilgiler bilimsel araştırmalar sonucu teyit edilmiş. Bu nedenle konu hakkında umarım dikkatli okuyucular araya tarihle ilgili başka konular girse de tarih öznelerini Urfa tarihini devletlerin kuruluşunu yıkılışını takip ediyordur. Seleukos krallığı nihayet Medler tarafından bunlara Parth ve Pers diyenler de var, M.Ö. 130-129 kışında yıkılır. Seleukoslar dan Sonra yerlerine kısa bir süre yirmi yıl kadar bir Ermeni prensliği kurulur. Ama çok geçmeden Edessa’da yeni bir devir yeni bir krallık başlar. Bu krallığın adı Osrhone dır Bu yerli Süryani devletinin kurucusunun adı Aryu’dur. Krallarının çoğunun ismi Abgardır. İşte burada gene bir ayrıntıya girmek gerekiyor. Çünkü Ermeni tarihçiler bu devletin Ermeniler tarafından kurulduğunu krallarının da Ermeni olduğunu iddıa ederler. Ama tarih Araştırmacılarının çoğu bu krallığın Süryani bir krallık olduğunu bildirirler.
Süryani tarihçiler Edessa krallığı seleukosların Mezopotamya’yı Parthlara terk ederek Fırat’ın batısına çekildiği zaman M.Ö 132- 131 yıllarında kurulduğunu söylemektedirler. ancak Edessa krallığının tam bağımsız bir krallık olduğu söylenemez. Sonuçta bölgenin güçlü imparatorluğu Medler ve Perslerin hakimiyeti altında ancak varlıklarını sürdürebilmişler. Büyük kral Abgar Balıklı göl civarında büyük ve güzel bir saray yaptırmış orada yaşamış. Bu saray M.S. 201 yılında o dönemde Süryanice ismi Daysan olan Karakoyun deresinin taşıması sonucu meydana gelen su baskınında yıkılmış. Birkaç yıl sonra aynı yerde yeniden bir saray inşa edilmiş. Su baskının tekrarından korkan Büyük Abgar anlaşıldığına göre 205- 208 de . iç kalenin bulunduğu tepenin üstünde kraliyet ikametgahı olarak bir kışlık saray inşa ettirmiştir. Edessa neredeyse her yüz yılda bir Daysan deresinin taşması nedeniyle sular alında kalır, büyük oranda can ve mal kaybı yaşanırdı. Zaten 201 yılında gece gelen su baskınında çoğu evlerinde üç bin kişi uykuda boğularak ölmüş. Bazı tarihi belgeler suda boğulan insanların cesetlerinin yatakları üzerinde ovaya döküldüğünü yazar. M.S. 513 yılının kasım ayında ise balıklıgöl’ün pınarları o zamana kadar görülmemiş şekilde taşımaya başlar. Üstelik akşamda şidetli bir şekilde yağmur yağmaya başlar. Ayrıca 25 su kaynaklarından oluşan Daysan deresi büyük bir hızla büyük bir su sesi gümbürtüsüyle şehri basar. Şehrin kapısında demir mazgalları aşarak gene tarih tekerür eder, gece evlerinde iki bin kişi boğularak ölür. Öncelleri Daysan deresi şehrin içinde akarmış . Büyük felaketlere yol açan dere Roma kralı jüstinyen döneminde derenin güzergahı kuzey tarafına şimdi ki yöne çevrilmiş.