İslam dini şeriat olduğu kadar belki İslam'ın özüne ayrıca tasavvuf denilebilir.
Ayet ve hadisler incelendiği zaman muhtemelen bu kanaate varılır.
Kısaca en önemlisi hazreti peygamberin hiranur dağına gitmesi inzivaya çekilmesi sohbetlerini örnek göstermek mümkün.
Konumuzla ilgili olan evliyaların velilerin bu inanç ve düşünce sisteminden gelmiş olmaları. Allah dostu bu zatların Değer verdikleri önemsedikleri kuralardan bazıları, İçini ve dışını temizleme ahlak fazilet iyi huylu olmak gibi özelikleri sözde değil özde yaşamak sofilerin amacıdır.
Urfa geçmişte velilerin çok olduğu yerlerden biridir. Mübarek Ramazan ayında bu zatların bazı menkıbelerini bilmek hatırlamak yararlı olsa gerek. Önce yakın denilecek bir zamanda yaşanmış bir menkıbeden söz edelim.
Takriben bundan yetmiş seksen sene evvel Nizipli bir aile felçli kızlarını iyileştirmek için ne kadar doktor gezerlerse çare şifa bulmazlar. Çevreden Urfa'nın Suruç ilçesinin ziyaret köyüne götürmelerini inşallah şifa bulacağını söylerler.
Nizipli aile felçli kızlarını bir Cuma gecesi ziyaret köyüne getirirler, kızın babası annesi orada türbedar şahsa kızım gerçekten iyileşirse burada talipli olana Allah'ın emriyle kızlarını verecekleri sözünü verirler.
Felçli kız şifa bulması için türbenin içine bırakılır türbenin kapısı kapatılır.
Üç dört saat sonra türbeye gelirler kapıyı açarlar kızlarını kapı önünde ayakta sapa sağlam gören aile inanamaz büyük bir sevinç yaşar. Kıza nasıl oldu böyle diye sorarlar. Kız siz gittikten sonra uyudum.
Bir miktar uyuduktan sonra elinde ibrik aksakallı bir dede geldi beni uyandırdı abdest al dedi ellerim ayaklarım açıldı abdest aldım, namaza durdum selam verdim, siz geldiniz kapıyı açtım der. Yaşanmış bu hadise bir mucizedir. Nizipli aile söz verdikleri gibi kızlarını ziyaret köyünde bir talipliye verirler.
Bundan birkaç yıl evvel ölene kadar, köyde bu hanımın elleri ve duası şifa olur diye inanılırdı. Urfa'nın veli simgelerinden biri de devrin kadiri tarikatı şeyhi dede Osman'dır. Kabri Mevlidi Halil Camii avlusu içinde kendi türbesindedir.
1883 tarihinde vefat eden dede Osman'ın doğum tarihi bilinmiyor. Yüz yaş civarında yaşadığı tahmin ediliyor.
Bu zatı muhteremden birçok menkıbe anlatılır bunlardan Urfa'da en çok bilinen bir deniz menkıbesidir. Bir gün bir Urfalı Ermeni ticaret için deniz yolculuğuna çıkar. Gemi normal şekilde giderken aniden şiddetli bir dalga fırtına çıkar. Gemideki herkes yalvarır yakarır Allahtan evliyalardan yardım himmet isterler.
Gemi su almış batmak üzeredir. Urfalı Ermeni'de dede Osman ı çağırır. O sırada dede Osman veli hazretleri dergâh camiden geçen akan sudan abdest almaktadır yanında müritleri vardır. Bir ara elini sudan yukarı doğru kaldırdığı görülür. Denizde Batmak üzere olan gemi mucizevi bir şekilde kurtulur.
Başka bir rivayet kocaman bir elin denizde görüldüğünü gemiyi doğrulttuğunu söyler. Gemideki Urfalı Ermeni durumu anlar Urfa'ya gelir dede Osman ı ziyaret eder hediye götürür, yaşadığı bu açık kerametten sonra Müslüman olduğu söylenir.Dede efendinin müritleri o zaman dede efendinin elini suya niçin o şekilde daldırdığını anladılar.
Kısmet olursa Tasavvufi bu menkıbeler Ramazan ayı süresince devam edecek. Ramazan ayınız adalete barışa vesile olması dileğiyle mübarek olsun.