Türkiye’de 24 Haziranda yapılan seçimlerde ülkemiz siyasi yönetimi Yeni bir döneme yeni bir düzen rotasına girdi denilebilir. Böylece 95 yıllık Türkiye cumhuriyeti devletini üç dönem olarak değerlendirmek mümkün olacak. 1. Devletin kurucuları Atatürk ve İnönü dönemleri. 2. 1950 de demokrasiye geçişle çok partili yapılan seçimlerde yeter söz milletindir sloganı ile Merhum Adnan Menderes genel başkanlığında iktidara gelen demokrat partiden 2018 e kadar devam eden dönem. 3. Pazar günü yapılan halk oylamasında onaylanan ülkeye özgü yürütmenin neredeyse yasamanın tek bir elde kişide toplanan başkanlık sistemi. Bizden halkımıza yurdumuza hayırlı uğurlu olsun demek gelir. Merhum yazar Çetin Atanın dediği gibi enseyi karartmayalım. Umudumuzu asla kayıp etmeyelim. Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerini anımsayalım… Ne demişti? Değerli Alim “görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” . Kendimce bir değerlendirme yapacak olursam, nasıl ki Türkiye Cumhuriyeti devlet yönetimini üç dönem olarak nitelersek, yaklaşık bir asırlık devletimize üç lider damgasını vurdu diyebiliriz. Bilindiği gibi başta devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan. Kim ne derse desin liderlik Allah vergisi bir özelik. Babadan oğula geçmiyor. Oğuldan evlada geçmiyor. Şans faktörü olsa da çoğu yetenek sayılır. Seveni olur, sevmeyeni olur, bir saptama yapacak olursam kabul etmek gerek Sayın Erdoğan büyük bir yetenek. Çünkü şimdiden tüm cumhuriyet iktidar dönemlerinden en fazla 16 yıldır iktidarın lideri. Yeni dönemde Allah sağlık verirse izin verirse bu defa devlet başkanı olarak en azından beş yıl daha kalacak. Devlet yönetiminden feodaliteden gelmeyen halktan gelen bir kişi için belki kimseye nasip olmayacak büyük bir başarı. İşte asıl şimdi Erdoğan için sınav başlıyor. Yapmak istedikleri, asıl meziyeti kişiliği ortaya çıkacak. Çünkü artık önünde hiç bir engel yok sayılır. Millet kendisine en büyük onurlu görevi verdi. Yapması gereken devasa sorunlara çözüm olmak. Başta İşsizlik, enflasyon, gelir dağılımı adaletsizliğini gidermek. Başka bir deyimle sınıflar arasındaki ekonomik eşitsizliği aza indirmek olmalı. Ayrıca kim ne derse desin adına ne denilirse denilsin, ister Kürt sorunu ister doğu ve güney doğu sorunu diyelim, bu hadiseye adil demokratik bir çözüm bulmak gerekir. Zira bu mesele yakın denilecek bir tarihten söz edersek yaklaşık kırk yıldır büyük acılara gözyaşlarına mal oldu. Maddi manevi yıkım getirdi. Artık ister bilinçli ister bilinçsiz olsun halkı ötekileştiren, kutuplaştıran söylemlere dikkat edilmesi terk edilmesi mutlaka gereklidir. Ayrıca en önemlisi şurası bilinmeli ki yurdumuzun geleceği ve halkımızın esenliği, refahı, demokrasi ve demokratik yönetimle mümkün olacak. Ak partinin ilk iktidar döneminin ünlü üç y sloganı tekrar hayata geçmeli. Bunlar yolsuzluk. Yoksulluk, yasaklardır. Tatbik edilmeli. Rota Ortadoğu olmamalı, orada bize anlamlı bir model yok. Burada Tayip başkanın balkon konuşmasında 81 milyon kazandı demesi bizlere yeniden umut veriyor. Öteden belli inandığım bir düşünceyi sizlerle paylaşıyorum… Tüm sorunların ahlaki kalıcı çözümü, legal demokratik barışçı yaklaşımlardır.