Yillar ne çabuk geçiyor. Nihayet 2025 yılına'da girdik. Her yeni bir yıl yeni bir umutttur. İnsan fıtratı, yapısı umut olmadan, özlem ve sevgi olmadan, bunun devamı olan adalet, hak hukuk olmadan hayat gerçek anlamda yaşanmaz denilse doğrudur.
Adalet derken yalnız yargı mahkemeler hatıra gelmemelidir. Adalet geniş bir kavramdır. Sosyal, siyasal, ekonomik anlamlari ve içerikleri vardır. Nitekim bundan dolayi olsa gerek Türkiye'de Demokrat Partiden DP sonra kurulan partinin adı Adalet partisi AP olmuştur. Bu parti uzun yıllar iktidarda kaldı, genel olarak başarılı oldu. 2002 yılında iktidara gelen Partinin adı yine adaleti çağrıştıran Adalet ve Kalkınma partisi kısa adı AKP'dir. Bu parti eski Türkiye Yeni Türkiye söylemini sıklıkla kullanır. Kendilerinden önceki yönetimleri eski Türkiye diye eleştirirler. Şimdi mevcut durum yeni Türkiye dedikleri düzende tüm veriler ekonomik, sosyal, siyasal göstergelerde dediklerinin tersine her alanda eski dedikleri dönemler aranır hale gelmiştir.
Önce adalet aşınmıştır. Bunun sonucunda zengin daha zengin fakir daha fakir olmuştur. Yeni toplumsal zengin sınıflar türemiş, adalet partinin kurucusu başbakan ve cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel'in deyimiyle toplumsal sınıfların ortadirek denilen kesimi yok olmuştur. Demokrasinin olmazsa olmazı yargıya müdahale edilmiştir. Mahkemelerin üstü olan devletin en üst yargı organı anayasa mahkemesinin kararlarını tanımiyorum ve saygı duymuyorum denilmiştir. Suç ceza kavramı yargıda aşınmıştır. Menfurca işlenen cinayetlerde bile yargıçlar çoğu kez sanıklara iyi halden dolayı cezalarından önemli oranda indirimler yapar hale gelmiştir. Bir suç cezasız kaldığı zaman bir toplumda gerçek bir adaletten söz edilemez. Suçlu yargıcın babası'da olsa gerekli cezayi vermelidir. Nitekim mahkeme salonlarında yazılı olan adalet mülkün temelidir deyimi her alanda adaleti vurgular. Mülk ile kast edilen devlet olduğu kadar hak hukuktur.
Adalet kavramında bir söz vardır. Geç gelen adalet adalet değildir. Bu sözü doğrulayan iki haber yakın bir günlerde medyaya yansıdı, Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 71 yıl devam eden 30 hakim gören dava nihayet sonuçlandı. Olacak ve anlaşılacak bir durum değil. Bir ömur bir davaya gitmiş. Diğer dava belki daha vahim, yargıtay genel kurulu 15 temmuz 2016'daki darbe girişiminde İstanbul Üsküdar ilçesinin Acıbadem mahallesinde Türk Telekom binasının işgaline yönelik davada 31 ere verilen müebbed hapis cezasını bozarak tahliyelerine karar vermiştir. Düşünelim müebbed hapis verilen bir ceza üst mahkeme tarafından bozuluyor. Olacak bir durum değil. Demek oluyor ki yerel mahkeme yanlış bir karar vermiştir. Basında bu haberler sık olmasa'da yer alıyor. Böylesi durumlar adalet kurumunu sorgulatıyor. Asgari ücrette yapılan yetersiz artış insanın aklına asgari adalette olabilir mi? Sorusunu getiriyor. Oysa asgari ücretle asgari adalet aynı kefeye konulamaz. Asgari ücrette asgari adalet sağlanmaz ise bazı durumlarda bileşik kaplar misali asgari adalette olabilir diye hatıra gelebiliyor. Demeye gerek yok, adaletin asgarisi adalet değildir. Asgari ücrete bu yıl yüzde otuz verildi. Oysa Türkiye İstatistik Kurumu Tüik, devlet enflasyonu yüzde 46-47 civarında. Istanbul Ticaret Odası İTO yüzde 55. Bağımsız Enflasyon Araştırma grubu ENAG'e göre ise ortalama yüzde 83.
Tüm bu verilere rağmen cumhurbaşkanı ve adalet kalkınma partisi genel başkanı Erdoğan asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik diyor. Anlaşılır bir durum değil. Gelen eleştiriler üzerine muhalefete yönelik catlasanız patlasanız bile asgari ücreti bundan fazla artırmayız diyor. Bu üslup ve söylem sayın cumhurbaşkanına yakışmiyor. Başka bir yorum yapılmaz. Zaten kişilik yapim geregi ve ahlaki olarak eleştirilerim belli bir düzeyin dışına çıkmaz. Diger bir önemli konu 4 milyon emekli açlık sınırının bile çok altında ayda 12500 lira maaş alıyor. Adaletin sağlanması için sefalet emekli ücretin düzeltilmesi gereklidir.
Genel olarak toplumsal adaletin sağlanması sınıflar arasında ekonomik farkların makul bir düzeye inmesi için yüksek gelirli gruplardan gelir vergisi dışında servet vergisi alınmalıdır. Bunun için gerçek bir demokrasinin işlerlik kazanmasi, yargı, yürütme, yasamanın ayrı özerk olması, demokratik güçler ayrılığının olması gerekir. Muasır çağdaş medeniyet uygarlık düzeyine gelmemiz, adil bir düzen ancak gerçek bir demokrasi ile mümkün olacaktır.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 176 kez okundu.
YENİ YILDAN BEKLENTİ TOPLUMSAL ADALETIN SAĞLANMASIDIR
Yillar ne çabuk geçiyor. Nihayet 2025 yılına'da girdik. Her yeni bir yıl yeni bir umutttur. İnsan fıtratı, yapısı umut olmadan, özlem ve sevgi olmadan, bunun devamı olan adalet, hak hukuk olmadan hayat gerçek anlamda yaşanmaz denilse doğrudur.
Adalet derken yalnız yargı mahkemeler hatıra gelmemelidir. Adalet geniş bir kavramdır. Sosyal, siyasal, ekonomik anlamlari ve içerikleri vardır. Nitekim bundan dolayi olsa gerek Türkiye'de Demokrat Partiden DP sonra kurulan partinin adı Adalet partisi AP olmuştur. Bu parti uzun yıllar iktidarda kaldı, genel olarak başarılı oldu. 2002 yılında iktidara gelen Partinin adı yine adaleti çağrıştıran Adalet ve Kalkınma partisi kısa adı AKP'dir. Bu parti eski Türkiye Yeni Türkiye söylemini sıklıkla kullanır. Kendilerinden önceki yönetimleri eski Türkiye diye eleştirirler. Şimdi mevcut durum yeni Türkiye dedikleri düzende tüm veriler ekonomik, sosyal, siyasal göstergelerde dediklerinin tersine her alanda eski dedikleri dönemler aranır hale gelmiştir.
Önce adalet aşınmıştır. Bunun sonucunda zengin daha zengin fakir daha fakir olmuştur. Yeni toplumsal zengin sınıflar türemiş, adalet partinin kurucusu başbakan ve cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel'in deyimiyle toplumsal sınıfların ortadirek denilen kesimi yok olmuştur. Demokrasinin olmazsa olmazı yargıya müdahale edilmiştir. Mahkemelerin üstü olan devletin en üst yargı organı anayasa mahkemesinin kararlarını tanımiyorum ve saygı duymuyorum denilmiştir. Suç ceza kavramı yargıda aşınmıştır. Menfurca işlenen cinayetlerde bile yargıçlar çoğu kez sanıklara iyi halden dolayı cezalarından önemli oranda indirimler yapar hale gelmiştir. Bir suç cezasız kaldığı zaman bir toplumda gerçek bir adaletten söz edilemez. Suçlu yargıcın babası'da olsa gerekli cezayi vermelidir. Nitekim mahkeme salonlarında yazılı olan adalet mülkün temelidir deyimi her alanda adaleti vurgular. Mülk ile kast edilen devlet olduğu kadar hak hukuktur.
Adalet kavramında bir söz vardır. Geç gelen adalet adalet değildir. Bu sözü doğrulayan iki haber yakın bir günlerde medyaya yansıdı, Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 71 yıl devam eden 30 hakim gören dava nihayet sonuçlandı. Olacak ve anlaşılacak bir durum değil. Bir ömur bir davaya gitmiş. Diğer dava belki daha vahim, yargıtay genel kurulu 15 temmuz 2016'daki darbe girişiminde İstanbul Üsküdar ilçesinin Acıbadem mahallesinde Türk Telekom binasının işgaline yönelik davada 31 ere verilen müebbed hapis cezasını bozarak tahliyelerine karar vermiştir. Düşünelim müebbed hapis verilen bir ceza üst mahkeme tarafından bozuluyor. Olacak bir durum değil. Demek oluyor ki yerel mahkeme yanlış bir karar vermiştir. Basında bu haberler sık olmasa'da yer alıyor. Böylesi durumlar adalet kurumunu sorgulatıyor. Asgari ücrette yapılan yetersiz artış insanın aklına asgari adalette olabilir mi? Sorusunu getiriyor. Oysa asgari ücretle asgari adalet aynı kefeye konulamaz. Asgari ücrette asgari adalet sağlanmaz ise bazı durumlarda bileşik kaplar misali asgari adalette olabilir diye hatıra gelebiliyor. Demeye gerek yok, adaletin asgarisi adalet değildir. Asgari ücrete bu yıl yüzde otuz verildi. Oysa Türkiye İstatistik Kurumu Tüik, devlet enflasyonu yüzde 46-47 civarında. Istanbul Ticaret Odası İTO yüzde 55. Bağımsız Enflasyon Araştırma grubu ENAG'e göre ise ortalama yüzde 83.
Tüm bu verilere rağmen cumhurbaşkanı ve adalet kalkınma partisi genel başkanı Erdoğan asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik diyor. Anlaşılır bir durum değil. Gelen eleştiriler üzerine muhalefete yönelik catlasanız patlasanız bile asgari ücreti bundan fazla artırmayız diyor. Bu üslup ve söylem sayın cumhurbaşkanına yakışmiyor. Başka bir yorum yapılmaz. Zaten kişilik yapim geregi ve ahlaki olarak eleştirilerim belli bir düzeyin dışına çıkmaz. Diger bir önemli konu 4 milyon emekli açlık sınırının bile çok altında ayda 12500 lira maaş alıyor. Adaletin sağlanması için sefalet emekli ücretin düzeltilmesi gereklidir.
Genel olarak toplumsal adaletin sağlanması sınıflar arasında ekonomik farkların makul bir düzeye inmesi için yüksek gelirli gruplardan gelir vergisi dışında servet vergisi alınmalıdır. Bunun için gerçek bir demokrasinin işlerlik kazanmasi, yargı, yürütme, yasamanın ayrı özerk olması, demokratik güçler ayrılığının olması gerekir. Muasır çağdaş medeniyet uygarlık düzeyine gelmemiz, adil bir düzen ancak gerçek bir demokrasi ile mümkün olacaktır.
Ekleme
Tarihi: 03 Ocak 2025 - Cuma
YENİ YILDAN BEKLENTİ TOPLUMSAL ADALETIN SAĞLANMASIDIR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.