Osman GEREM
Köşe Yazarı
Osman GEREM
 

DÜNYA SEVGİSİ

Hadis literatüründe 'Vehn Hadisi' olarak bilinen meşhur rivayet son dönem İslam dünyasının hayret verici halini tasvir etmesi bakımından oldukça önemlidir. Sebvan'dan (r.a) nakledilen söz konusu rivayette Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur. "Yakında milletler, yemek yiyenlerin başkalarını sofralarına davet ettikleri gibi, size karşı savaşmak için birbirlerini davet edecekler." Oradakilerden birisi: "Bu, (anlatılan) o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?"dedi. Rasulullah,(s.a.v) "Hayır, aksine siz o gün çok kalabalık, fakat selin önündeki çer çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze ve vehen atacak. "Buyurdu. Yine bir adam: "Vehen nedir ya Rasulullah?"diye sorunca: "Vehen, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurdu. Günümüze işaret eden Allah Resulü'nün (s.a.v) bu sözlerini bir vakıa olarak müşahede etmek oldukça üzücü bir durumdur. İslam aleminin durumunu ortaya koyan bu tablo etnik ve mezhebi amillerle ayrıştırılan bir coğrafyanın asırlar önce tasvir edilen portresidir. Ne yazık ki herkes içerisinde bulunduğumuz bu parçalanmışlık durumundan şikâyetçi olduğu halde çözüme yönelik somut adımları görmemiz pek mümkün olmuyor. Buna dönük bir gündemimizin/programımızın olmaması da çok acı bir durumdur. Hem Kur'an-ı Kerim'de ve hem de hadisi şeriflerde Müslümanların birlik ve beraberliğine vurgu yapan, birlik ve beraberliğin dinin ve imanın kendisi kadar önemli olduğuna işaret eden onlarca ayet ve hadis bulunuyor. Sahip olduğumuz alimlerimiz, zahitlerimiz, kanaat önderlerimiz vs... diğer şahıs ve kurumlarımız bu vahdetin tesisinde neden yetersiz kalıyor? İslam'ın en mukaddes değerleri ve mekanları ciddi saldırı altında olduğu halde Müslümanlar olarak durumu kınayan beyanatların ötesine geçememiş olmamız, bu vahdetin tesisine nasıl bir katkı sağlayacaktır? Düşünmemiz gerekmez mi? Oysaki bugün her Müslüman birey; karşısına aldığı diğer Müslüman kardeşi hakkında gerekirse geri adım atmaya, sıkıntısına tahammül göstermeye, gayret gösterdiği çalışmanın ismini/tabelasını kutsamamaya, öfkesini yutmaya, bazı önemsiz şeyleri duymazdan gelmeye ve karşımızdakine hak ya da söz vermeye dünden daha fazla ihtiyaç hissediyoruz. Herkes bunun için fedakârlık yapmaya ve benliğinden/yaşantısından/siyasi görüşünden/tabelasından ödün vermek zorundadır. İdeal bir sonuç için herkesin düşüncelerini bu uğura kurban etmesi elzem bir durum haline gelmiştir. Aksi takdirde Müslümanların en acil sorunlarından biri olan tefrika, gün geçtikçe daha derin ve tehlikeli hale gelecektir. Durum onu gösteriyor ki, hesap gününde Müslümanların en çetin hesabı vahdet konusu olacaktır.  
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2019 - Pazartesi

DÜNYA SEVGİSİ

Hadis literatüründe 'Vehn Hadisi' olarak bilinen meşhur rivayet son dönem İslam dünyasının hayret verici halini tasvir etmesi bakımından oldukça önemlidir. Sebvan'dan (r.a) nakledilen söz konusu rivayette Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur. "Yakında milletler, yemek yiyenlerin başkalarını sofralarına davet ettikleri gibi, size karşı savaşmak için birbirlerini davet edecekler." Oradakilerden birisi: "Bu, (anlatılan) o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?"dedi. Rasulullah,(s.a.v) "Hayır, aksine siz o gün çok kalabalık, fakat selin önündeki çer çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze ve vehen atacak. "Buyurdu. Yine bir adam: "Vehen nedir ya Rasulullah?"diye sorunca: "Vehen, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurdu.

Günümüze işaret eden Allah Resulü'nün (s.a.v) bu sözlerini bir vakıa olarak müşahede etmek oldukça üzücü bir durumdur. İslam aleminin durumunu ortaya koyan bu tablo etnik ve mezhebi amillerle ayrıştırılan bir coğrafyanın asırlar önce tasvir edilen portresidir. Ne yazık ki herkes içerisinde bulunduğumuz bu parçalanmışlık durumundan şikâyetçi olduğu halde çözüme yönelik somut adımları görmemiz pek mümkün olmuyor. Buna dönük bir gündemimizin/programımızın olmaması da çok acı bir durumdur.

Hem Kur'an-ı Kerim'de ve hem de hadisi şeriflerde Müslümanların birlik ve beraberliğine vurgu yapan, birlik ve beraberliğin dinin ve imanın kendisi kadar önemli olduğuna işaret eden onlarca ayet ve hadis bulunuyor. Sahip olduğumuz alimlerimiz, zahitlerimiz, kanaat önderlerimiz vs... diğer şahıs ve kurumlarımız bu vahdetin tesisinde neden yetersiz kalıyor? İslam'ın en mukaddes değerleri ve mekanları ciddi saldırı altında olduğu halde Müslümanlar olarak durumu kınayan beyanatların ötesine geçememiş olmamız, bu vahdetin tesisine nasıl bir katkı sağlayacaktır? Düşünmemiz gerekmez mi? Oysaki bugün her Müslüman birey; karşısına aldığı diğer Müslüman kardeşi hakkında gerekirse geri adım atmaya, sıkıntısına tahammül göstermeye, gayret gösterdiği çalışmanın ismini/tabelasını kutsamamaya, öfkesini yutmaya, bazı önemsiz şeyleri duymazdan gelmeye ve karşımızdakine hak ya da söz vermeye dünden daha fazla ihtiyaç hissediyoruz. Herkes bunun için fedakârlık yapmaya ve benliğinden/yaşantısından/siyasi görüşünden/tabelasından ödün vermek zorundadır. İdeal bir sonuç için herkesin düşüncelerini bu uğura kurban etmesi elzem bir durum haline gelmiştir. Aksi takdirde Müslümanların en acil sorunlarından biri olan tefrika, gün geçtikçe daha derin ve tehlikeli hale gelecektir. Durum onu gösteriyor ki, hesap gününde Müslümanların en çetin hesabı vahdet konusu olacaktır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.