Hayatın canı İslam, İslamın canı İman, imanın özü ise "Hakka taraftarlıktır'tır.
Cenabı Peygamber Efendimizin (s.a.v): "Allah'ım, Hakkı hak olarak göster ve Hakka tabi ve taraf olmakla bizi nasiplendir. Batılı da batıl olarak bize öğret ve batıldan uzaklaşmakla bizi şereflendir." mealindeki duası da bu gerçeği anlatmaktadır.
Müslüman hiçbir olayda ve hiçbir konuda tarafsız kalamaz ve özellikle her iki tarafı idare eder bir tavır takınamaz. Kur'an'ın "müzebzebine beyne zalik" "Arada yalpalayıp dururlar. Ne bu tarafa nede o tarafa (bağlanırlar) Allah'ın şaşırttığı kimselere bir (çıkış)yolu bulamazsın." dediği, güya açıkgöz geçinen kimseler aslında nifak hastalığından kurtulamayanlardır.
Müslüman hem dış politikada ve dünya genelinde, hem ülke siyasetinde, hem teşkilat ve cemaat içerisinde, hem de özel ve kişisel meselelerde daima haktan, haklıdan ve mazlumdan taraf olacak, zulme ve haksızlığa karşı tavır koyacaktır.
Tarafını seçerken ve tavrını koyarken şahıs çıkarını, nefsi inadını, gelecek hesabını, meşrep, tarikat, ırkçılık ve akrabalık taassubunu esas alanlar haliyle haktan saparlar, hayırdan uzaklaşırlar.
Allah'ın rızasını, temel insan haklarını ve ahiret menfaatini gözeterek tarafını belirleyenler, olayları, kişileri ve kuruluşları Kur'ani ölçülere göre değerlendirenler ise imtihanı kazanır ve Allah'ın rahmetine ve rıdvanına ulaşırlar.
Unutmayınız ki bizim tarafgirliğimiz gerçek kimliğimizdir. Efendimizin buyurduğu gibi "Kişi sevdiği (beğendiği ve tarafını çektiği) kimselerle beraberdir."
Kabir sualide bir nevi kimlik tesbiti ve ahiret yurduna ilk pasaport vizesidir. Kabir karakolunda görevli sorgu meleklerinin "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin hangisidir."sorularına gerekli ve yeterli cevabı verebilmek bu dünyadaki hayat felsegemize ve tarafgirliğimize bağlıdır.
Çünkü "RAB" demek, İnsanları belirli bir düşünce ve davranış seviyesine getirmek ve herhangi bir hayat sistemini benimsetmek amacıyla tedricen eğitmek ve yetiştirmek üzere düzen kuran ve kanun koyan" demektir.
DİN ise: Doğruluğuna ve hayırlı olduğuna inandığı ve içinde severek yaşadığı ve esaslarına bağlı kaldığı itikadi, ahlaki, siyasi ve iktisadi düzen ve değerler bütünüdür.
NEBİ (Peygamber)ise, insanların kendilerine her hususta örnek, önder ve lider kabul ettiği kimselerdir.
Rabbim, İslam dinin ve adalet düzeninin sahibi, hakimi mutlak olan ALLAH (c.c) Dinim, Kur'an-ı Kerimi ve Efendimizin sünnetini ve hayat sistemini esas alan ve imani, ilmi, siyasi ve itisadi bakımdan bir bütün olarak yaşanan İSLAM. Peygamberim ise, her asırda ve her hususta rehberimiz ve örneğimiz olan Hz. MUHAMMED MUSTAFA'dır (s.a.v)diyeceklerdir.
Evet, Müslüman hiçbir yerde ve hiçbir meselede asla tarafsız kalamaz. Çünkü tarafsızlık münafıklık alametidir. Müslüman "hakem" mevkiinde bulunduğu zaman bile Kur'ani adaletten ve Hakkaniyetten taraftır.
"Bizim yanımızda bizden görünen, düşmanlarımızın yanında onları idare eden, yani her görüşten herkesle iyi geçinen ve bunu bir gözü açıklık ve akıllılık zanneden" güya tarafsız tipler ise şeytanların ve düşmanların fitne aletleridir.
Şu gerçeği bir daha vurgulamak istiyorum ki bizim gerçek ve geçerli olan kimliğimiz ve kişiliğimiz tarafgirliğimizle ve tarafgirliğimizin nedeni ve derecesiyle belli olacaktır.