Osman GEREM
Köşe Yazarı
Osman GEREM
 

YARDIMLAŞMA VE GÖNÜLLÜLÜK ESASI

Huzurlu ve müreffeh bir toplum, birbirini seven, dayanışma ve yardımlaşmayı şiar edinen fertlerden meydana gelir. Birbirlerinden habersiz, sevinçleri, tasaları, inanç ve hedefleri bir olmayan toplumların kuru kalabalık ve yığından öte bir manası olamaz. Gönül, kafa ve el birliği olmayanların, bedenen bir arada olmaları hakiki birlik ve bütünlüğü ifade etmez. Yüce ve yüceltici dinimiz İslam, sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya büyük önem verir. Müslümanları bir vücudun organları gibi kabul eder. Birinin sıkıntısını hepsinin hissedip gidermeye çalışmalarını ister. “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlarda bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” “Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasına sımsıkı kenetlenip tutan binalar gibidir.” Hz. Peygamber (s.a.v) bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi. Mü’minler arasındaki yardımlaşma kavramını, sadece maddi cihetiyle ele almak doğru olmaz. Maddi cihet, yardımlaşmanın unsurlarından sadece biridir. Manevi yöndeki kardeşlik, dostluk ve samimiyet, birbirini sevmek, saymak, hak ve hukuka saygı, neticede maddi yardımlaşmayı da doğuran temel unsurlardır. İslam dininin emir ve yasakları, ibadetler, farzlar, bir takım yasaklar ve haramlar bu kardeşliği ve yardımlaşmayı sağlayan esaslardır. İslam’ın yardımlaşma ile ilgili emir ve prensiplerinden doğan “vakıf sistemi” asırlarca insanlığa hizmet etmiş dini, sosyal ve hukuki bir müessesedir. Başkalarına yardım etmek gibi ulvi bir düşüncenin mahsulü olan bu müessesenin temeli, Kur’an ve Sünnet’e dayanmaktadır. İslam’ın bu emir ve tavsiyelerine uyan, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, malın en hayırlısı, Allah yolunda harcanan, vakfın en hayırlısı da insanların en duydukları ihtiyacı karşılayandır.” Prensibinin manasını çok iyi bilen Müslümanlar, bu yolda adeta birbirleriyle yarış edercesine eserler, hizmetler ve kurumlar ortaya koymuşlardır. Nitekim Cabir (r.a.), “Ben Muhacir ve Ensar’dan mal ve kudret sahibi bir kimse bilmem ki, vakıf ve tasaddukta bulunmuş olmasın.” diyerek bu duruma belirtir. Vakıf müessesinin gelişmesine en çok tesir eden hususlardan biri de, Hz. Peygamber (s.a.v)’den nakledilen “sadakayı cariye”  sahibinin, ölümünden sonrada amel defterinin hayır hanesinin açık kalacağı ve sevabının devam edeceği müjdesini veren hadis-i şerif’tir. Müslüman atalarımız, göçmen kuşların doyurulması için bile vakıflar kurmuşlardır. Evi yanan, borcunu ödeyemeyen, kışlık ihtiyaçlarını temin edemeyen, yoksulluktan dolayı evlenemeyen, yolda kalan, ilim tahsil eden… kimselere yardım için hayır kuruluşları meydana getirmişlerdir. Müslüman şehir, kasaba ve köylerde sayısız vakıflar vücuda getirilmiştir. İslami yardımlaşma prensibinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını gördüğümüz vakıflar, İslam ülkelerinin tamamında sayılamayacak kadar çok önemli görevler yapmışlardır.
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2015 - Cuma

YARDIMLAŞMA VE GÖNÜLLÜLÜK ESASI

Huzurlu ve müreffeh bir toplum, birbirini seven, dayanışma ve yardımlaşmayı şiar edinen fertlerden meydana gelir. Birbirlerinden habersiz, sevinçleri, tasaları, inanç ve hedefleri bir olmayan toplumların kuru kalabalık ve yığından öte bir manası olamaz. Gönül, kafa ve el birliği olmayanların, bedenen bir arada olmaları hakiki birlik ve bütünlüğü ifade etmez.

Yüce ve yüceltici dinimiz İslam, sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya büyük önem verir. Müslümanları bir vücudun organları gibi kabul eder. Birinin sıkıntısını hepsinin hissedip gidermeye çalışmalarını ister.

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlarda bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”

“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasına sımsıkı kenetlenip tutan binalar gibidir.”

Hz. Peygamber (s.a.v) bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi.

Mü’minler arasındaki yardımlaşma kavramını, sadece maddi cihetiyle ele almak doğru olmaz. Maddi cihet, yardımlaşmanın unsurlarından sadece biridir. Manevi yöndeki kardeşlik, dostluk ve samimiyet, birbirini sevmek, saymak, hak ve hukuka saygı, neticede maddi yardımlaşmayı da doğuran temel unsurlardır. İslam dininin emir ve yasakları, ibadetler, farzlar, bir takım yasaklar ve haramlar bu kardeşliği ve yardımlaşmayı sağlayan esaslardır.

İslam’ın yardımlaşma ile ilgili emir ve prensiplerinden doğan “vakıf sistemi” asırlarca insanlığa hizmet etmiş dini, sosyal ve hukuki bir müessesedir. Başkalarına yardım etmek gibi ulvi bir düşüncenin mahsulü olan bu müessesenin temeli, Kur’an ve Sünnet’e dayanmaktadır.

İslam’ın bu emir ve tavsiyelerine uyan, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, malın en hayırlısı, Allah yolunda harcanan, vakfın en hayırlısı da insanların en duydukları ihtiyacı karşılayandır.” Prensibinin manasını çok iyi bilen Müslümanlar, bu yolda adeta birbirleriyle yarış edercesine eserler, hizmetler ve kurumlar ortaya koymuşlardır. Nitekim Cabir (r.a.), “Ben Muhacir ve Ensar’dan mal ve kudret sahibi bir kimse bilmem ki, vakıf ve tasaddukta bulunmuş olmasın.” diyerek bu duruma belirtir.

Vakıf müessesinin gelişmesine en çok tesir eden hususlardan biri de, Hz. Peygamber (s.a.v)’den nakledilen “sadakayı cariye”  sahibinin, ölümünden sonrada amel defterinin hayır hanesinin açık kalacağı ve sevabının devam edeceği müjdesini veren hadis-i şerif’tir.

Müslüman atalarımız, göçmen kuşların doyurulması için bile vakıflar kurmuşlardır. Evi yanan, borcunu ödeyemeyen, kışlık ihtiyaçlarını temin edemeyen, yoksulluktan dolayı evlenemeyen, yolda kalan, ilim tahsil eden… kimselere yardım için hayır kuruluşları meydana getirmişlerdir.

Müslüman şehir, kasaba ve köylerde sayısız vakıflar vücuda getirilmiştir. İslami yardımlaşma prensibinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını gördüğümüz vakıflar, İslam ülkelerinin tamamında sayılamayacak kadar çok önemli görevler yapmışlardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.