Türkiye Meclis Anayasa çalışmalarında tek adam yani Ülke yönetiminin tüm yetkilerini kurtuluş savaşı ve sonrası yıllarında elinde tutanlar kıtlık ve yokluk içinde insanlar yaşarken ülke ve vatan topraklarının kurtuluşu için canlarını, kanlarını feda edenlere nasıl davrandıkları ayrıntıları ile ortaya çıkartırsak samimiyetleri anlaşılır..
Kurtuluş savaşında ve günümüzde terör saldırılarına karşı Asker, Polis ve Sivil insanların şehit ve gazi olanlara nasıl sahip çıkıldığı şehit ve gazilerimize bir samimiyet testi olarak görülmeli. İşte tam bu anlamda iki örnekleme ile konuya açıklık getirilmesinin iyi olacağını düşünüyorum.
Urfa’nın kurtuluş savaşı döneminde Urfa’da görev yapan mutasarrıf Nusret Bey’in ne için ve nasıl idam edildiğini, idam sehpasına giderken Şehit Nusret’in eşine ve çocukları ile ilgili sarf ettiği sözlerinin şimdiki gençlere ibret olarak okumalarını istiyorum.
Gazi mecliste yeni tartışılan anayasa değişikliği çalışmalarına ”CHP tek adamlığa gidiliyor “ söylemine karşı Cumhurbaşkanımız “R. Tayyip ERDOĞAN “ Tek adamlık tarihi CHP döneminde gerilere gidilirse asıl tek adamlık orda görülür.” Diyerek cevap vermiştir.
Urfalı Mutasarrıf Nusret Bey bu büyük şahsiyet ilimiz ve ülkemizi işgal eden İngiliz ve Fransızlara karşı halkı örgütlediği gerekçesi ile ilk önce görevden alınır. Daha sonra ise Mutasarrıf Nusret Bey’in tutuklanması istenir. Üç beş jandarma nezaretinde ailesi ile birlikte İstanbul’a götürülür.
Urfa halkı bu manzara karşısında ağlamaktan başka bir şey yapamaz. Nihayet Nusret Bey İstanbul Beyazıt meydanında idam edilir. Suçu ise ülkesine ve insanlarına karşı olan sadakat ve vatan sevgisidir. Dul kalan eşi ve iki çocuğu kimsesiz kalır. Vicdan sahibi insanların yardımları sonucu geçinirler.
04.08.1920 tarihli Takvim-i Vekayi Gazetesinde idamı onaylandığı ilan edilir. Nusret Bey eşi Hayriye Hanıma yazmış olduğu mektupta Elhamdülillah Müslüman’ız ahirette buluşuruz. Allah için çocuklarımı iyi terbiye et sabırlı ol ve bu hale tahammül eyle. Kocan Mücrim değil Şehittir. Allah zalimleri kahretsin der ve Bu sözler Kurtuluş tarihimiz sayfasına Altın harflerle yazılır.
Cumhuriyetin ilanı ile beraber kurucu meclis milletvekillerinden birkaç kişi idam edilen ve Nusret Bey’in eşine emekli maaşı bağlanmasını isteyen bir dilekçe verirler. Meclis başkanı bu dilekçeyi tartışılıp kara bağlanmasını ister.
Bin lira maaş bağlanması için günlerce tartışmalardan sonra oy birliği ile değil, çoğunluk kararı ile ayda bin lira Şehit Nusret’in dul kalan karısı ve yetim kalan iki çocuğuna bağlanmasına karar verilir.
Şimdiki tartışılanT ek adamlık söylemlerine karşılık 1936 ortalarında Başbakan İnönü’nün genelgesi ile CHP Genel Sekreterliğinin İç İşleri bakanlığına ( Mason Şükrü Kaya’ya ) bağlanması ve bütün illerde vekillere CHP İl başkanlığı görevinin verilmesidir.
Birilerinin altın çağ ilan ettikleri tek parti döneminde açlıktan insanlar hapse girmeye can atarken taksim meydanında dikilecek Roma Generali pozundaki İnönü heykeli için Avustralyalı Heykel Traş Belling’e bir milyon üç yüz bin lira ödendiğini bir yere yazalım.
Cumhuriyet Gazetesinin 6 Mart 1933 tarihli Nüshasında çıkan haber Yunan hariciye Nazırı Nihal OKOPULOS’U ziyaret eden İsmet Paşa’nın Yunan Harp Malulleri sandığına 300 Türk lirası hediye ettiğini bildirmiştir.
Askerlerimize karşı kurşun sıkanlar Anadolu insanlarını ve evlerini yakıp yıkanlar Genç kızları kirleten 30 bin kadını bu şekilde telef edenleri de bir kenara ayrıca yazalım.
Ve bir başka haber başlığında İsmet paşa yine Yunanistan Çocuk esirgeme kurumunu ziyaret etmiş 300 bin lira da bağış yardımında bulunmuştur. İşte tek adamlık farkı bu.
Ülkesi için İdam edilen Urfa Mutasarrıfı Şehit Nusret’e Maaş bağlamayı tartışanlar yabancı gezilerde Yunanlı çocuklara cömertçe para bağışında bulunanların tek adamlık vasıfları bu olsa gerek.