Tarihi irdelemeye devam edeceğim.
Ülkemin tarihi bende büyük bir uyanışa sebep oldu.
Bu vesileyle kısa kısa da olsa tarihimizden bazı nağmelere değinmek isterim.
Yakın zamanımızın kudretli Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman’dan devlet işleyişini nasıl olacağını âlimlerin yazılarından öğrenmeye çalıştım.
Bu güzelim bilgileri siz okurlarımla kısa kısa da olsa paylaşmak isterim.
Osmanlının kudretli Padişahı ile âlimlerle yaşamış olduğu konuşmayı aktarmaya çalışacağım.
Devlet gücü ve zenginliğinin zirve noktaya ulaştığı bir zamanda Kanuni Sultan Süleyman o dönemin büyük âlimlerden Yahya Efendi’ye sorar;
Bir devlet hangi hallerde çöker?
Sultanım, bir devlette zulüm yayılsa,
Haksızlık şâyi olsa,
İşitenler neme lazım deyip uzaklaşsalar,
Sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese,
Bilenler bunu söylemeyip Sussalar, Gizleseler, Fakirlerin, Muhtaçların, Yoksulların, Kimsesizlerin feryadı göklere çıksa ve Bunu da taşlardan başkası işitmese,
İşte o zaman devletin sonu görünür.
Ardından devlet hazinesi boşalır,
Halkın itimat ve hürmeti sarsılır.
Asayişe İtaat (Bağlılık) hissi gider,
Halkta Hürmet duygusu yok olur.
Çöküş ve izmihlâl de böylece mukadder hale gelir.
Büyüklerimiz derler ki!
Dünya dört şeyle ayakta durur;
Âlimlerin ilmi,
Salihlerin ibadeti,
Cömertlerin sahaveti (CÖMERTLİĞİ),
Devlet adamının adaleti.
Millet olarak bu son dört konuyu dikkatte alarak, sahhı bir kalple bağlanmalıyız.
Bu kısadan hisseyi kendimize düstur edinirsek, huzur ve refah içinde yaşarız. Âlimlerin söylemlerini kulak ardı edersek, yok olmaya mahkûmuzdur.
Yanı başımızda yaşanan Suriye’yi görmekteyiz. Vatansız olmak kadar kötü bir durum yoktur sanırım.
Hem tarihi bilerek ve hem de geleceğe yön vereceksiniz.
Varın güzel insanlarım siz düşünün.
Bu günlerde Orucun son günlerini idrak ederek, aynı zamanda Kadir Gecesini de geride bırakarak bayrama hazırlık yapıyoruz.
Tüm İslam Aleminin Mübarek Ramazan-ı Şerifinin, Kadir Gecesinin ve Ramazan Bayramının Hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
Tarihimizi ve Tarih, Tarih ve Tarih-ı iyi bilmek gerekir.