Bu hafta ülkemizin kurtuluşunun ve 18 mart 1915 Çanakkale savaşının 101 yıl dönümünün kutlu olmasını Cenab-u Mevlamdan Niyaz ederim.
Konumuza tarihle başlamışken, öylede devam edelim.
Osmanlı İmparatorluğunun Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman'ın sırrı.
Urfam (Şanlıurfa) her dönem hüküm darlıklarına bağlı peygamberler sancak şehri idi. Bu günde Peygamberler Şehri olarak anılır. Gönülden bağlı olduğum ve aynı zamanda Doğduğum İl Olan Peygamberler Şehri Şanlıurfalı olmaktan büyük haz ve Mutluluk duymaktayım. Bunun yanında tarihimizi de bilmek gerekir. İl’imizden başlayarak İşte Osmanlının En Büyük komutanlarında ve Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman'ın güzelliklerini yansıtmak isterim. Bir sandığın içinden dökülenler ve O ibretlik anları aktarayım.
Büyük ibretlikler hadise olan işte o olay, Cenab-ı Allah hepimizi hayatlarını doğru ve helal yaşantıyla güzelleştirenlerden eylesin deriz.
Kânûnî Sultan Süleymân Hân 1566 (Hicri 974) senesinde vefât etti. Cenâze Namazını Ebüssü'ûd Efendi kıldırdı. Kılınan Cenâze Namazından sonra Kânûnî Sultan Süleymân Hân 'nin hayatta iken, yaptırdığı Süleymâniye Câmii bahçesindeki Türbesine gelindi. Cenâze kabre konuldu. Bu sırada bir sandığın getirilip kabre konulmak istendi. Şeyhülislâm Ebüssü'ûd Efendi müdahale etti.
Sandığın niçin konulduğunu, dinimizde kıymetli bir şeyin cenâze ile gömülmesinin mümkün olmadığını söyledi. Kânûnî Sultan Süleymân Hân’ın hanın, vefâtın dan bir gün önce vasiyet edip bu sandığın kendisi ile gömülmesini istediğini bildirdiler dedi.
Ebüssü'ûd Efendi, mutlaka içindekilerin görülmesi gerektiğini, kıymetli bir şey varsa gömülemeyeceğini söyledi.
Sandık Ebüssü'ûd Efendiye verilirken, elden kayıp düştü ve içindekiler döküldü. Kâğıtların her birinde bir fetvâ ve altında şeyhülislâmın imzâsı vardı. Ebüssü'ûd efendi, yazıların altında kendi imzâsını görünce; "EY SÜLEYMÂN! Sen kendini kurtardın ama biz ne yapacağız?" dedi ve birden ağlamaya başladı.
Kânûnî Sultan Süleymân Han Hazretleri, yapacağı her işi şeyhülislâma sormuş ve aldığı fetvâya göre hareket etmişti. Delîl olarak da, aldığı fetvâların yanında gömülmesini vasiyet etmişti. Vereceği hesap karşısında fetvasız hareket etmediğini göstermişti.
Cihan Padişahı'nın Ahiret’te vereceği hesap korkusu bu olayın gerçekleşmesine sebep oldu..
"ALLAH C.C" ondan razı olsun...
Konu konuyu açarak, söyleşimize devam edelim.
İslâm düşmanları (kâfirler) ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, Kıyamete kadar İslâm’ın NÛRUNU söndüremeyecekler.
İslâmiyet, Güneş gibidir?
Üflemekle sönmez.
Gündüz gibidir?
Göz yummakla gece olmaz.
Müminlerin yardımcısı Allah-ü tealadır. Zafer İnananların ve Müminlerindir.
Yine Konudan konuya atlayarak hakikatleri paylaşmak isterim.
Allah biliyor ya çok korkuyorum kul hakkı yemekten, kalp kırmaktan gönül kabesi yıkmaktan.
Allah buyuruyor ki!
Gönül kabesi yıkan, Kalp kıran göz yaşı akıtan ömrünce ibadet etse ömrünce 90 bin rekat Namaz kılsa, 90 bin Hac ve Umre yapsa nafiledir.
Gönül yıkmak kalp kırmak göz yaşı akıtmak, Yetim mali yemek en büyük kul haklarından bazılarıdır.
Bunlardan Kabir azabından, Mahşer hesabından, Sırat köprüsü azabından çok çok korkuyorum.
Allah'ım Esmaül Hüsna Hatırına Hepimizin Amel defterlerimiz'deki Günahlarımızı Silinsin.
Allah’ım Bizleri Kuran-ı Kerim Hatırına Af Eyle ve Bağışla İnşallah Amin, Amin, Amin diyen kullarından eyle.
Büyük bir yine devlet Adamlarından ve komutanlarından olan, bir sözle tamamlamak isterim yazımı.
Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarını yenmeye fırsat bulamazlar.
Selâhaddîn-i Eyyûbî, düşmana karşı da, İslâmiyet’in Adâlet ve İhsân kurallarından hiçbir zaman ayrılmazdı. Haçlılar esir Müslümanları kılıçtan geçirdiği zaman, elindeki Hıristiyan esirlere, İslâmiyet’in emrettiği şekilde güzel muamelede bulundu. Hiçbir zaman onlar gibi yapmadı. Selçuklu Sultanı Selahaddin Eyyübi.
Bu gün Baharın müjdeci olan 21 Mart Nevrozdur Tüm İslam Aleminin, Tüm Türkiye'nin ve Özellikle Şanlıurfalıların (Peygamberler Şehrinin) kutlu olmasın dilerim.